Ebuzer Helvacı |
|
اَللّـهُمَّ صَلِّ علَى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَاهْدِني لِمَا اخْتُلِفَ فيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِكَ اِنَّكَ تَهْدي مَنْ تَشاءُ اِلى صِراطٍ مُسْتَقيم
Allah'ım! Muhammed ve âl-i Muhammed'e sâlat eyle. Beni kendi izninle hakkın ihtilaf konusu olduğu durumda hidayet et; gerçekten sen dilediğini doğru yola hidayet etmektesin."
Sonra on defa şöyle de:
اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ الاَْوْصِياءِ الرّاضينَ المَرْضِيّينَ بِاَفْضَلِ صَلَواتِكَ وَبارِكْ عَلَيْهِمْ بِاَفْضَلِ بَرَكاتِكَ وَالسَّلامُ عَلَيْهِمْ وَعَلى اَرْواحِهِمْ وَاَجْسادِهِمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ
Allah'ım! Razı olan ve -halk tarafından- razı olunmuş vasiler olan Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine en üstün salâtınla salât eyle ve en üstün bereketlerinle onlara bereket ver. Selam olsun onlara, onların ruhlarına, onların bedenlerine. Allah'ın rahmeti ve bereketleri onların üzerine olsun."
Bu salavatın Cuma gününün ikindi vakitlerinde de okunması ve çok fazileti olduğu rivayet edilmiştir. Yine şöyle de:
اَللّـهُمَّ اَحْيِنى عَلى ما اَحْيَيْتَ عَلَيْهِ عَلِيِّ بْنَ اَبي طالِب وَاَمِتْني عَلى ما ماتَ عَلَيْهِ عَلِيُّ ابنُ اَبي طالِبٍ (عليه السلام)
"Allah'ım! Beni, Ali b. Ebutalib'i ihya ettiğin şey üzerine ihya et ve beni Ali b. Ebutalib -aleyhisselamın- öldüğü şey üzerine öldür."
Sonra yüz defa şöyle de:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ
"Allah'tan bağışlanma diliyor ve O'na dönüş yapıyorum."
Sonra yüz defa şöyle de:
أَسْأَلُ اللهَ الْعافِيَةَ
"Allah'tan afiyet diliyorum."
Sonra da yüz defa de ki:
اَسْتَجيرُ بِاللهِ مِنَ النّارِ
"Cehennem ateşinden Allah'a sığınıyorum."
Sonra da yüz defa de ki:
وَأَسْأَلُهُ الْجَنَّةَ
"Allah'tan cenneti diliyorum."
Yüz defa da şöyle de:
أَسْأَلُ اللهَ الْحُورَ الْعينَ
"Allah'tan hüri'l-ayn istiyorum."
Yüz defa şöyle söyle:
لا اِلـٰهَ اِلاَّ اللهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ الْمُبينُ
"Mutlak mâlik ve apaçık hak olan Allah'tan başka ilah yoktur."
Yüz defa İhlas Suresi ve yüz defa:
صَلَّى اللهُ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّد
"Allah'ın salatı Muhammed'e ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun."
Yüz defa:
سُبْحانَ اللهِ وَاَلْحَمْدُ للهِ وَلا اِلـٰهَ اِلاَّ اللهُ وَاَللهُ اَكْبَرُ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظيمِ
"Münezzehtir Allah, bütün övgüler Allah'a mahsustur, Allah'tan başka ilah yoktur ve Allah vasfedilmeyecek kadar yücedir. Güç ve kuvvet ancak yüce ve ulu Allah'tandır."
Yüz defa:
ما شاءَ اللهُ كانَ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظيمِ
"Allah'ın dilediği olur; güç ve kuvvet ancak yüce ve ulu Allah'tandır."
Sonra şöyle de:
اَصْبَحْتُ اَللّـهُمَّ مُعْتَصِماً بِذِمامِكَ الْمَنيعِ الَّذي لا يُطاوَلُ وَلا يُحاوَلُ مِنْ شَرِّ كُلِّ غاشِمٍ وَطارِقٍ مِنْ سائِرِ مَنْ خَلَقْتَ وَما خَلَقْتَ مِنْ خَلْقِكَ الصّامِتِ وَالنّاطِقِ في جُنَّةٍ مِنْ كُلِّ مَخُوفٍ بِلِباسٍ سابِغَةٍ وَلاءِ اَهْلِ بَيْتِ نَبِيِّكَ مُحْتَجِباً مِنْ كُلِّ قاصِدٍ لي اِلى اَذِيَّةٍ بِجِدارٍ حَصينٍ الاِْخْلاصِ فِي الاِْعْتِرافِ بِحَقِّهِمْ وَالَّتمَسُّكِ بَحَبْلِهِمْ مُوقِناً اَنَّ الْحَقَّ لَهُمْ وَمَعَهُمْ وَفيهِمْ وَبِهِمْ اُوالي مَنْ والَوْا وَاُجانِبُ مَنْ جانَبُوا فَاَعِذْني اَللّـهُمَّ بِهِمْ مِنْ شَرِّ كُلِّ ما اَتَّقيهِ يا عَظيمُ حَجَزْتُ الاَْعادِيَ عَنّي بِبَديعِ السَّمواتِ وَالاَْرْضِ اِنّا جَعَلْنا مِنْ بَيْنِ اَيْديهِمِ سَدّاً وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدّاً فَاَغْشَيْناهُمْ فَهُمْ لا يُبْصِرُونَ .
"Allah'ım! Her zalimin, gece gelenin, susan (dilsiz) ve konuşan diğer korkunç yaratıklarının şerrinden beni koruman ve Peygamberin Ehl-i Beyt'inin muhabbet elbisesiyle beni örtmen için senin yüce ve sağ-lam ipine (tevhid) sarılarak sabahladım; şüphesiz ondan daha sağlam ve uzun bir ip yoktur. Ve bana eziyet etmeyi kastedenin şerrinden, Ehl-i Beyt'in hakkını ikrar edip onların ipine sarılarak ve hakkın onlardan yana, onlarla birlikte, onlarda olduğuna ve onların vesilesiyle hakka ulaşılabile-ceğine yakin ederek ihlasın sağlam kalesine sığındım. Onların sevdiğini seviyorum ve onların uzak durduğundan uzak duruyorum. Allah'ım! O halde onların vesilesiyle beni korktuğum her şeyin şerrinden kendi sığı-nağına al. Ey yüce Allah! Göklerin ve yerin yaratıcısı olman vesilesiyle düşmanlarımı benden defettin. -Sen buyurmuşsun ki:- Önlerinden bir sed ve arkalarından bir sed çektik de onları kapattık; artık göremezler."
Bu dua her gün sabah ve akşam okunur. Bu, Emirulmüminin Ali'-nin Leyletu'l-Mebit (Resulullah'ın -s.a.a- yatağında yattığı hicret gece-si)de okuduğu duadır.
Tehzib'de şöyle rivayet edilmiştir: "Kim sabah namazından sonra on defa şu duayı okursa Allah Teala ona körlük, delilik, cüzam, fakir-lik, evin başına yıkılması ve yaşlandığında saçmalamaktan koruyup afiyet verir:
سُبْحانَ اللهِ الْعَظِيمِ وَبِحَمْدِهِ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَةَ اِلاّ بِاللهِ الْعَلِيِ الْعَظِيمِ
"Münezzehtir yüce olan Allah ve ben O'na hamd ediyorum. Güç ve kuvvet ancak yüce ve ulu Allah'tandır."
Şeyh Kuleynî İmam Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir: "Kim sabah ve akşam namazından sonra yedi defa şu duayı okursa, Allah Teala ondan yetmiş çeşit belayı def eder; bu belaların en küçüğü yel, cüzam ve deliliktir. Şakî olursa şakîlerden olduğu silinir ve saadete erenlerden yazılır:
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمـنِ الرّحَيـمِ لا حَوْلَ وَلا قُوَةَ اِلاّ بِاللهِ الْعَلِىِ الْعَظِيمِ
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Güç ve kuvvet ancak yüce ve ulu Allah'tandır."
Yine İmam Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir: "Dünya ve ahiret için ve yine göz ağrısını gidermek için sabah ve akşam namazından sonra şu duayı okusunlar:
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِحَقِّ مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ عَلَيْكَ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَاجْعَلِ النُّورَ في بَصَري وَالْبَصيرَةَ في ديني وَالْيَقينَ في قَلْبي وَالاِْخْلاصَ في عَمَلي وَالسَّلامَةَ في نَفْسي وَالسَّعَةَ في رِزْقي وَالشُّكْرَ لَكَ اَبَداً ما اَبْقَيْتَني.
"Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin hürmetine senden istiyo-rum ki Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine sâlat eyle; gözümde ışık, dinimde basiret, kalbimde yakin, amelimde ihlas, bedenimde sihhat, rızkımda bol-luk ve beni yaşattığın müddetçe sana şükür etmeye muvaffak kıl."