PLEASE_WAIT
Bu soru taklit mercilerinin bürolarına iletildi ve şu cevaplar alındı:
Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin Bürosu: Sorudaki varsayıma göre bir miktar para muzarebe için işletmeciye verildiğinde sermaye sahibine belli bir miktarda meblağ ödenmesi kararlaştırılırsa, örneğin kârın üçte biri, dörtte biri, yarısı vb. gibi miktarlardan biri işletmecinin sermaye sahibine ödemesi şart koşulursa, belli bir meblağ aylık kazanç olarak belirlendiği için muzarebe doğru değildir. Evet, kâr elde edildikten sonra aralarında onun bir miktarını sermaye sahibine, muzarebe akdinin süresi bitene kadar, her ay alelhesap olarak ödenmesini şart koşabilirler.
Ayetullah-ul Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Verilen sermayeyle yapılan işin gelirinden ödenen kârın sakıncası yoktur. Bunun dışında caiz değildir.
Ayetullah-ul Uzma Safi Gulpaygani’nin Bürosu: Bu işin doğru şekli şudur: Söz konusu amel, muzarebe şartlarına uyularak yapılmalıdır. Şöyleki, parayı veren kişi, o parayla iş yapacak kimseyle, bu paradan ne kadar kâr elde edilirse kesr-i muşa (yarısı, üçte bir, dörtte bir...) şeklinde şart koşsunlar, başka bir ifadeyle yüzde şeklinde aralarında bölüşmeyi şart koşsunlar ve yüzde olarak kararlaştırsınlar. Örneğin, desinler ki: ‘Kazanılan kâr ne kadar olursa olsun onun yüzde kırkı para sahibinin, yüzde altmışı da o parayla iş yapanındır.’ Veya başka bir yüzde üzerinde anlaşsınlar. Ama eğer para sahibi dese ki, ayda şu miktarda alacağım, batıldır. Evet, eğer muzarebe başlangıçta, söylendiği şekilde olursa ve sonra parayla iş yapan belli bir miktarı mesela her ay, para sahibine alelhesap olarak verirse ve işin bitiminde (dönem sonu hesabı yapılacağı zaman) para sahibi dese ki, ‘anlaşmaya göre şimdiye kadar kârdan benim payıma ne düşmüş ise bana verdiklerinin karşılığında bağışlıyorum’ sakıncası yoktur. Allah-ul Alim.
Not: Diğer taklit mercilerin bürolardan da cevaplar elimize geçer geçmez yayınlayacağız.