PLEASE_WAIT
Akıl, insanın ruhsal boyutuna ait olan iyiyi, kötüyü, kemali, eksikliği, hayırı ve şerri birbirinden ayıran bir kuvvedir. Hayat veren İslam mektebinde akıl yüce bir yere sahiptir.
Aklı ve düşünceyi eğitmenin yollarından bazıları şunlardır: İyi bir mürşit bulmak, kitap okumak, yeryüzünde gezerek geçmişteki insanların yaşamlarını incelemek, Kur’an’ın ayetleri üzerinde düşünmek, körükörüne taklitten uzak kalmak, alimler ve bilginlerle beraber olmak vb. gibi.
Akıl, insana verilen en değerli nimettir. Bu yüzden insan yaratılmışların en üstünü olmuştur. Bu büyük nimetten dolayıdır ki, insan hayırı şerden, hidayeti dalaletten, dostu düşmandan, nuru zulmetten ayırabilir, kendisini tehlikelerden ve zararlardan koruyabilir. İslamın hayat veren mektebinde akılın yüce bir yeri vardır. Kur’an akıl ve düşünceye önem vermiş, akıl ve düşünce sahiplerine birçok müjde vadetmiştir. İmam Sadık (a.s) akıl hakkında şöyle buyuruyor: ‘Allah’a akılla ibadet edilir, cennet akılla kazanılır...’[1]
Allame Tabatabai (r.a) akıl hakkında şöyle buyuruyor: ‘Akıl insanın en değerli gücüdür.’[2] Akıl yalnız başına bütün gerçeklerin derinliklerine inemediğinden derin bir anlama ve kavrayış için vahiye ihtiyacımız vardır. Akıl’ı eğitmek ve düşünce özgürlüğünü kazanmak, insanı yükselme yolunda harekete geçirir, basiretini artırır. Akıl ve düşünceyi eğitmek, düşünce özgürlüğünü kazanmak için bir çok yol vardır ki aşağıda onlardan bazılarına işaret ediyoruz:
1-İyi Bir Mürşit Bulmak: İmam Ali (a.s) öğrenme yolunda çaba gösteren ve üstattan faydalanan kimseleri saadetli kimselerden saymaktadır.[3]
2-Kitap okumak: İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İlmi konularda çok okumak aklı açar.’[4]
3-Yeryüzünde gezmek ve geçmişte yaşayanların durumunu araştırmak: Kur’an çeşitli ayetlerde insanı araştırmaya dayalı yolculuklara çıkmaya teşvik ederek şöyle buyuruyor:
‘De ki: Gezin yeryüzünde de inkar edenlerin sonları ne olmuş görün.’[5]
‘De ki: Gezin yeryüzünde de bakın, görün, ne olmuş günahkarların sonu!’[6]
‘De ki: Yeryüzünü gezin de bakıp görün, nasıl yaratmaya başlamıştır; sonra Allah ahiret yaşayışını da meydana getirecektir; şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter.’[7]
‘De ki: Gezin yeryüzünde de bakın, görün önce gelip geçenlerin sonları neye varmış; onların çoğu müşrikti.’[8]
4-Allah’ın ayetleri üzerinde düşünme: Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün ard arda gelişlinde akıl sahipleri için deliller vardır. Kur’an, Allah’ın ayetleri üzerinde düşünen kimseleri akıl ve düşünce sahibi olarak kabul ediyor ve şöyle buyuruyor: ‘...Onlar, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan üstü yatarken anarlar ve göklerle yeryüzünün yaratılışını düşünürler de Rabbimiz derler, bunları boş yere yaratmadın, noksan sıfatlardan arısın sen, koru bizi ateşin azabından.’[9]
5-Körü körüne taklitten sakınmak: Kur’an atalarını körükörüne taklit eden müşrikleri kınayarak şöyle buyurmaktadır: ‘Onlar, kötü bir iş yapınca derler ki: ‘Babalarımız da, bu işi yaparlardı, onları öyle bulduk ve bunu bize Allah emretti.’ De ki: Allah kesin olarak kötülüğü emretmez. Allah'a, bilmediğiniz şeyi mi isnad ediyorsunuz?’[10]
6-Alimler, bilginler ve düşünenlerle beraber olma: Emir-ül Müminin (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Akıl sahipleriyle ilişkiyi kesmek, cahillere katılmaka eş değerdedir.’[11] Veya Peygamberimiz (s.a.a) bir rivayetin bir bölümünde şöyle buyuruyor: ‘Akıl sahibi biri gece ve gündüzünü dört kısıma ayırmalıdır: ...Bir bölümünü de dinine yardımcı olacak alim birinin yanında geçirmesi.’[12]
7-Düşünerek hareket etmek: Peygamberler (a.s) davetlerinde insanları hep düşünmeye ve basiretli olmaya davet etmişlerdir. Kur’an bu konuda şöyle buyuruyor: ‘De ki: İşte bu, benim yolum; ben de can gözüm açık olarak sizi Allah'a çağırmadayım...’[13] Resulullah (s.a.a) ise şöyle buyuruyor: ‘Kemale ulaşmak için aklın kılavuzluğuna teslim olun ve pişman olmamak için ondan yüz çevirmeyin.’[14]
8-Hislerin akıla galebe etmemesi, aklın gelişmesine ve düşüncenin özgürlüğüne neden olan şeylerdendir. İmam Seccad (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘En büyük sermayesi aklı olmayan kimsenin helakı çok kolay olur.’[15]
Sonuç olarak diyoruz ki, düşüncenin eğitilmesi ve düşünce özgürlüğünün kazanılması için ayet ve rivayetlere uyulduğunda insan önemli ölçüde ilerler ve Allah’a olan bilgisini artırır. Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Şüphe yok ki ancak aklı, anlayışı olanlar, düşünüp ibret alırlar. Onlardır Allah'la ahdettikleri şeye vefa edenler ve verdikleri sözden caymayanlar. Onlardır Allah neyi ulaştırmayı emrettiyse ulaştıranlar. Rablerinden ürkerler ve kötü hesaptan korkarlar. Onlar, Rablerinin rızasını dileyerek sabrederler, namaz kılarlar, kendilerini rızıklandırdığımız şeyden gizli ve açık harcarlar ve kötülüğü iyilikle giderirler.’[16]
Düşünce ve akılın ilerlemesi, Allah’ı tanımaya ve Onun rızasına doğru hareket etmeye neden olur.[17]
------------
[1] -el-Kafi, c.1, s.11, hadis:3.
[2] -Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan, c.3, s.57.
[3] -Nehc-ül Belağa, s.496: ‘İnsanlar üç kısımdır: Ya rabbani alimdir, ya kurtuluş için öğrenendir ya da her sesin peşinden giden ve her rüzgara kapılan ahmak kimselerdir...’
[4] -Muhammed Hüseyin Tabatabai, a.g.e, c.5, s.413.
[5] -En’am/11.
[6] -Neml/69.
[7] -Ankebut/20.
[8] -Rum/42.
[9] -Al-i İmran/190-191
[10] -A’raf/28.
[11] -Muhammed Hüseyin Tabatabai, a.g.e, c.5, s. 114.
[12] -a.g.e. s. 113.
[13] -Yusuf/108.
[14] -Mustafa Hüseyni Deşti, Maarif ve Maariif (Dairet-ul Maarif-i Cami-i İslami), c.5,
.412.
[15] -a.g.e.
[16] -Ra’d/19-22.
[17] -Bkz: 899. Soru, (Site: 987), Dizin: İslam ve Aklaniyet.