Tarihçilerin de kaydettiği üzere Hulefa-i Raşidin’den hiç birisi Hz. Ali (Allah’ın selamı üzerine olsun) kadar İslam Peygamberine (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) bu kadar yakın değildi. Nitekim Ehl-iSünnet tarihçilerinden birisi şöyle diyor: Dört halife ve diğer ashab arasında hiç kimse Peygamber’e (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) soy açısından Hz. Ali (Allah’ın selamı üzerine olsun) kadar yakın olmamıştır.”[1]
Başka bir Ehl-i Sünnet alimi de Hz. Ali’nin (Allah’ın selamı üzerine olsun) fazileti hususunda şöyle demektedir:
Ardından da Peygamber-i Ekrem’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
Hıristiyan yazar Süleyman Ketani bu konuda şöyle diyor: “Ey Ebu Talib’in oğlu senden özür dilemek gerekir. Zira senin İslam hareketindeki yerin, değirmen milinin değirmendeki taşındaki yeri gibidir.
Resulullah (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) ile birlikte kat ettiğin yollar da senin salih amellerini, metanetini ve yol dostluğunu göstermektedir.
Sen her zaman Peygamber’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) yanında oldun, ondan hiç ayrılmadın ve onu asla yalnız bırakmadın. Düşüncelerine, duygularına, hayatına, mücadelesine, kaderine ortak oldun. O inişli ve çıkışlı, tehlikeli ve sorumluluk dolu yolda bile onunla birlikte yürüdün.
Peygamber-i Ekrem (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) için ne güzel bir dost oldun! Peygamber-i Ekrem’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) sevincine ve dertlerine hep ortak oldun, kalpten sevdin, iki bedende tek ruh gibiydin. Onun yatağına yattığında aynı ruhu taşıyordun. Peygamber (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) can verdiğinde de senin kucağında can verdi. Senin kucağından Allah’ın rahmet kucağına geçti. Sen Peygamber’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) bir parçası olan kızının da eşiydin. Senin onunla var olan bağın, kalbin beden ile var olan bağı gibidir. [3]
[1] Ebu Muhammed Yafifi, Mirat’ul Cinan, s. 108- 109
[2] Muvaffak b. Ahmed Harezmi, el-Menekıb, s. 133
[3] Süleyman Kettani, İma Ali s. 62-64