Kur’an-i Kerim ışığında bu konuyu incelemek için ilk önce bu konuyla ilgili ayet-i kerime'ye dikkat etmek gerekir. Kur’an-i Kerim şöyle buyuruyor:
“Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Maliki bulunduğunuz cariyeler müstesna, bunlar, Allah'ın üzerine farz kıldığı hükümlerdir. Bunlardan başkasını, zinadan kaçınıp, iffetli olarak, mallarınızla istemeniz size helal kılındı. Onlardan faydalandığınıza (mut’a ettiğinize) mukabil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin; kararlaştırılandan başka, karşılıklı hoşnut olduğunuz hususta size bir sorumluluk yoktur. Allah bilendir, hikmet sahibidir.”[1]
Bu ayet birkaç açıdan mut’a nikahını beyan etmektedir:
1-Bu ayetin daimi nikaha delalet ettiğini söylemek delilsiz tekrar etmeyi gerektirir. Çünkü önceki ayetlerde kadınlarla ilgili bir çok hak ve hükümler belli bir düzenle beyan edilmiştir. Daimi nikahın hükümleri 3. Ayette, mehirle ilgili hükümler 4,19 ve 20. ayetlerde, cariyelerle evlenmek ise 25. ayette beyan edilmiştir. O halde geriye bir tek mut’a nikahının hükümlerini beyan etmek kalmıştır ki bu da hiç şüphesiz asr-ı saadette (Peygamber (s.a.a)’in döneminde yaygın olan ve Kur’ân’ın da görmezlikten gelemeyeceği bir konudur.
2-İbn-i Abbas, Ubey bin Ka’ab Abdullah bin Mes’ud ve Said bin Cubeyr’den rivayet edildiği üzere onlar bu ayeti şöyle okuyorlardı:
“Fema İstemtemtum Bihi Minhunne İla Ecelin Musemma” (Onlardan belli bir süre için faydalandığınıza mukabil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin.)[2]
“Bu büyük müfessirlerin sözlerinde yer alan “İla ecelin musemma” (belli bir süre için) ibaresi tefsir edici bir ek olarak düşünülebilir ama sonuçta bu ayetin geçici evlilik yani mut’a ile ilgili olduğunu açıkça ifade etmektedir.
3-İbn-i Abbas, Ubey bin Ka’ab, Caabir bin Abdullah, Habib bin Ebi Sabit ve Said bin Cubeyr gibi sahabe ve Tabiin’den bir grup bu ayetin muta hakkında nazil olduğunu açıkça beyan etmişlerdir. [3]
Bu büyük sahabeleri ve Kur’an müfessirlerini yalancılıkla suçlamak mümkün değildir.
4-Ahmet b. Hanbel[4], Ebu Cafer Taberi[5], Ebu Bekir Cassas[6] Ebu Bekir Beyhaki[7], Kurtubi[8] ve Fahr-u Razi[9] gibi bir grup müfessir ve muhaddisler de bu ayetin muta nikahı hakkında nazil olduğunu açıkça beyan etmişlerdir.
O halde bu ayetin tefsiri şöyle olmalıdır: “Allah haram olan nikah dışındaki nikahı meşru kılmıştır ve bu vesileyle mallarınızla iffetlerinizi korumanız, zina ve gayri meşru ilişkilerden uzak durmanız, sağlanmıştır. O halde muta nikahı yaptığınızda (geçici) eşinizin ücretini ödeyiniz.”
Ama Ehl-i Sünnet kaynaklarında bu ayetin nesh edildiği iddia edilmiştir. Bu ayetin nesh edildiği zaman hakkında ise farklı görüşler beyan edilmiştir:
1-Hayber savaşı yılında helal kılınmış ama yeniden yasaklanmıştır.
2-Sadece Umret’ul Kaza’da helal kılınmıştır.
3-Helal idi ama, Amm’ul Feth’de haram kılındı.
4-Amm-u Evtas ta helal idi ve yeniden haram kılındı.
Kurtubi ise tefsirinde şöyle diyor: Hadislerden de anlaşıldığı üzere bu nikahın helal veya haram kılınması yedi aşamada gerçekleşmiştir.[10]
Bu uyumsuz ve farklı görüşler ayetin nesh edildiğine güveni ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca Kur’an ayetlerinin haber-i vahitle nesh edilmesi caiz değildir.
Ayrıca ashabın bir kaçından nakledilen çeşitli rivayetler muta nikahının ikinci halife vasıtasıyla yasaklandığını beyan etmektedir.
İmran bin Hasim şöyle rivayet etmektedir:
“Allah-u Teala muta hükmünü nazil edip onu başka bir ayetle nesh etmemiştir. Allah’ın Peygamberi de bizlere mutayı emredip ardından sakındırmamıştır. Daha sonra adamın biri kendi başına bir şeyler söyledi.[11]
Cabir bin Abdullah ise şöyle rivayet etmektedir:
“Biz Resulullah, Ebu Bekir ve Ömer’in hilafetinin yarı dönemine kadar mut’a yapıyorduk. Sonra Ömer insanları bu işten sakındırdı.[12]
İbn-i Ebi Nazre ise şöyle diyor:
“İbn-i Abbas mut’ayı emrediyor, İbn-i Zubeyr ise mutayı nehy ediyordu. Bu konuyu Cabir’e naklettiklerinde o şöyle dedi: “Hakikati benden isteyiniz, biz Resulullah zamanında muta yapıyorduk ama Ömer başa geçince şöyle dedi: “Allah-u Teala Resulüne istediğini istediği şekilde helal kıldı. Ama şimdi sizler artık hac ve umrenizi tam yapın, kadınların nikahını daimi kılın, bana bir kadınla geçici olarak evlenen birini getirirlerse onu recm ederim.[13]
İkinci halife de muta nikahının nesh edildiğini iddia etmemiştir. Muta nikahının haram olduğunu kendine isnat etmiştir. Nitekim farklı kaynaklarda müstefiz olarak nakledilen rivayete göre şöyle demiştir:
“Resulullah zamanında iki muta vardı, ben her ikisini de yasakladım ve onları yapanları cezalandıracağım."[14]
Yukarıdaki delil ve şahitlere dikkat edilecek olursa, muta hükmünün nesh edildiği iddiasını kabul etmek mümkün değildir. Aksine zikredildiği gibi muta nikahının haram kılınması ikinci halifenin bir içtihadıydı. Zaten bu yüzden Hz. Ali ( a.s ) şöyle buyurmuştur:
“Eğer Ömer mutayı nehy etmemiş olsaydı, kötüler dışında hiç kimse zina etmezdi."[15]
Musa Carullah’ın Muta Nikahı hakkındaki Temelsiz Sözleri ve Cevabı
Musa Carullah, muta nikahı hakkında şöyle diyor: “Muta nikahı cahiliye nikahlarının kalıntısıdır. Şer-i bir hüküm değildir. İslam şeriatında helal değildir. Nesh edilmesi şer-i bir hükmün nesh edilmesi demek değildir. Cahili bir emrin neshe edilmesidir. Muta nikahının haram olduğu hususunda icma vardır. Muta nikahı hususunda Kur’an ayetleri nazil olmamıştır. Şii kitapları dışında hiç kimse “Onlardan faydalandığınıza mukabil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin.”[16] ayetinin muta hakkında nazil olduğunu iddia etmemiştir. Bunu cahil ve akılsızlar dışında hiç kimse iddia etmemiştir. Şii kitapları bu görüşü İmam Bakır ve İmam Sadık’a isnat etmektedirler. İki ihtimalden en güzeli bu senedin uydurma olduğudur.”[17]
Bunlar Musa Carullah’ın yalan ve iftira dolu sözlerinden sadece bir bölümüdür. Bu sözler aşırı bir cehalet ve bağnazlığın ifadesidir. Bu sözün birkaç yanlış noktasına kısaca işaret edeceğiz.
-Mut’a nikahı cahili nikahların bir kalıntısıdır; Şer-i hükümlerin değil.
-Mut’a hiçbir zaman İslam’da helal olmamıştır ve nesh edilmesi de cahili bir işin nesh edilmesidir.
-Mut’a nikahının haram olduğu hususunda icma söz konusudur.
-Muta hakkında hiçbir ayet nazil olmamıştır. “Onlardan faydalandığınıza mukabil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin.” ayetinin muta hakkında nazil olduğu sadece Şii kitaplarında iddia edilmiştir.
Bu temelsiz iddialara cevap olarak yapacağımız kısa açıklamanın faydalı olacağını umuyoruz.
1- Mut’a nikahı İslam’ın getirdiği hükümlerden biridir. İslam’da, muta nikahı için özel bir takım şartlar ve sınırlar belirlenmiştir: Mehir, müddet, icab ve kabul, müddet sona erdikten sonra ayrılık, ayrıldıktan sonra müddete riayet etmek erkek ile kadın arasında verasetin olmayışı vb.
İslami açıdan belli bir çerçevesi ve belli hüküm ve sınırları olan bu hükmü cahili bir iş saymak mümkün müdür?
2-Muta nikahının en azından belli bir dönem helal olduğu meselesi Resulullah döneminde Ehl-i Sünnet’in hadis, fıkıh ve siret alimlerinin de asla muhalefet etmediği bir hükümdür.
3-Nisa suresi 24. ayetin muta nikahı hakkında indiğini söyleyen Ehl-i Sünnet kaynaklarından bazıları şunlardır:
Sahih-i Buhari,
Sahih-i Müslim,
Müsned-i Ahmed bin Hanbel, 4/436,
Tefsir-i Taberi 3/267,
Ahkam’ul Kur’an’il Cassas, 2/178,
Sünen-i Beyhaki, 7/205,
Tefsir-i Kurtubi- 5/130, Tefsir-i Razi, 3/267,
Tefsir-i İbn-i Kesir, 1/474,
Şerh-i Müslim-i Nebevi 9/181,
Tefsir-i Suyuti, 2/140 ve benzeri kaynaklar... Bu yazarların hepsi de hadis fıkıh ve tefsir dalında ün yapmış büyük alimlerdir. Bütün bunlara rağmen muta hakkında hiçbir Kur’an ayetinin nazil olmadığını, muta ile ilgili rivayetlerin ise sadece Şii kitaplarında yer aldığı nasıl söylenebilir?
4-Sihah ve Müsned kitaplarında yer alan yirmiden fazla hadis de bizlere İslam’da mutanın meşru olduğunu, Peygamber, Ebu Bekir, ve Ömer’in hilafetinin ilk yıllarında da bu hükümle amel edildiğini, dolayısıyla ardından bu hükmü ikinci halifenin haram kıldığını beyan etmektedir. Bu hadisleri aşağıdaki kaynaklarda bulmak mümkündür:
Sahih-i Buhari, Bab’ut-Tamattu’, (Temetu Bölümü)
Sahih-i Müslim, Bab-u nikah’il-mut’a, (Muta Nikahı Bölümü)
Müsned-i Ahmet, 4/435-4 ve 3/356,
Muvatta-i Malik 2/30,
Sünen-i Beyhaki, 7/206,
Tefsir-i Taberi, 5/9,
Nihaye-i İbn-i Kesir, 2/249,
Tefsir-i Kurtubi, 5/130,
Tefsir-i Razi, 3/267,
Feth’ul- Bari, 6/141,
ed-Durr’ul-Mansur, 2/140,
El Cami’,ul-Kebir-i Suyuti, 8/293,
Müsennef-i Abdurrazzak, 7/500,
Zad’ul Mead-i İbn-i Kayyim, 1/205,
Bidayet’ul Müctehid-i İbn-i Rüşd, 2/63,
ve Şerh-i Tecrid-i Kuşçu, 474...
5-Muta nikahının helal olduğuna inanan başlıca sahabeler ise şunlardır:
Ali bin Ebi Talib ( a.s ),
İmran bin Hasin,
Abdullah bin Mes’ud,
Muaviye bin Ebi Süfyan,
Zübeyr bin Avvam,
Ubey bin Ka’b,
Abdullah bin Abbas,
Cabir bin Abdullah,
Ebu Said-i Hudri,
Abdullah bin Ömer...
Mutanın helal olduğuna inanan başlıca tabiiler ise şunlardır:
Tavus-i Yeman-i,
Said bin Cubeyr,
Sediyy,
Ata-i Yemani...
6-Fahr-u Razi ise şöyle diyor: Fakihler muta hükmünün nesh edildiği hususunda ihtilafa düşmüşlerdir. Fakihlerin büyük bir bölümü muta hükmünün nesh edildiğine inanmış, bir grubu ise helal kabul etmişlerdir.” [18]
Üstat Muhammed Ebu Zehra el-Ukube adlı değerli eserinde “Darie şüphesi” ve “der’ul had” (hadlerin kalktığı şüpheli durumlar) bahsinde şöyle demektedir:
“Fakihlere göre helal veya haram olduğu alimlerce ihtilaflı olan hususlar şüpheli hususlardır ve o hususlarda asla had uygulanamaz.”
Ardından da el Muğni de İbn-i Kuddame-i Hanbeli’den naklen mutanın hükmünün de alimler nezdinde ihtilaflı olduğunu beyan etmektedir.[19]
Bu sözün anlamı da şudur ki muta nikahı yapan ve muta nikahı ile cinsel ilişkide bulunan kimseye zinanın şer-i cezası verilemez. Zira bu nikahın hükmü ihtilaflıdır. Bu hüküm Ehl-i Sünnet için de geçerlidir. Alimlerinin muta nikahının helal olduğuna dair ittifak ettiği Şiilere göre de aynı hüküm söz konusudur. Bütün bu açıklamalar neticesinde mutanın fakihlerin icmasıyla haram olduğunu iddia eden Musa Carullah’ın en azından ilminin eksikliğini ve ilmi kapasitesinin azlığını açıkça görmekteyiz.
Bununla beraber Şia’nın haşa zinayı helal kıldığını iddia eden yalancıların iftiraları da böylece iptal edilmiş olmaktadır. Özgür düşünceli, doğru ve ihlaslı bir sabaha erişmek ve yalan, iftira, cahilane sözler ve zalimce iddialar yerine ilmi tartışmalar, uzmanca konuşmalar ve körü körüne bağnazlıktan uzak bir müzakere ortamını yakalamak ümidiyle.
[1] Nisa/24
[2] Musennef-i Abdurrezzak, 7/497, bab’ul Mut’a; Tefsir-i Taberi, 5/9; Ahkam’ul Kur’an, 7/205; Beyhaki, 7/205; Tefsir-i İbn-i Kesir, 1/474 ve Kurtubi, 5/130 ve benzeri kaynaklara müracaat ediniz.
[3] a.g.e
[4] Müsned-i Ahmed, 4/436
[5] Tefsir-i Taberi, 5/9,
[6] Ahkam’ul- Kur’an , 5/130
[7] Sünen-i Beyhaki, 7/205,
[8] Cami-u Ahkam’ul- Kur’an, 5/130
[9] Tefsir-i Mefatih’il Gayb, 3/267
[10] Tefsir-i Kurtubi, 5/130
[11] Buhari, Kitab’ut-Tefsir, Bakara Suresinin tefisiri.
[12] Müslim, Kitab’un-Nikah, 1405.hadis; Müsned-i Ahmed, 3/380, Bidayet’ul-Müctehid, 1/63
[13] Müslim, Bab-u Nikah’ıl mut’a, 8. hadis 4. cilt.
[14] Şerh-i Tecrid-i Kuşçu/484
[15] Tefsir-i Taberi, 5/9
[16] Nisa/24
[17] El-Gadir’den naklen, 3/329
[18]- Tefsir-i Mefatih’il gayb, 5/132.
[19]- El-Ukube/221, el-Muğni’den naklen.