Kayıp İmamı Beklerken

Çarşamba, 11 Aralık 2013 20:52

Âlemin büyük kurtarıcısı, Âdem"den (a.s) son peygambere (s.a.a) kadar bütün peygamberlerin (a.s) hedeflerini ve arzularını gerçekleştirecek olan Allah"ın son imamı Hz. Hüccet İbni"l Hasan"ın (a.f) şahsiyeti ile kısa da olsa tanıştık. Şimdi Mehdi"nin (a.f) hayatının büyük ve önemli bölümünü oluşturan gaybet dönemi hakkında incelemelerde bulunacağız:


    Gaybet Kavramı

     İncelenmesi gereken ilk nokta, gaybet kelimesinin ne anlama geldiği konusudur. Gaybet; Gözlerden kaybolmak demektir. Hazır olmamak ve huzurda bulunmamak anlamında değildir. Gaybet; İmam Mehdi"nin (a.f) insanların gözlerinden kayıp olmasıdır. Hazretin, insanlar arasında onlar ile birlikte yaşadığı halde, onların onu görememeleridir. Bu gerçek, masum imamların (a.s) hadislerinde değişik ifadelerle beyan edilmiştir:

     İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:
Ali"nin (a.s) rabbine ant olsun ki; Allah"ın hücceti (Hz. Mehdi -a.f-), insanlar arasında olacaktır. Yollarda (Pazarlarda, sokaklarda) yürüyecektir. Evlerine uğrayacaktır. Yeryüzünün doğusuna ve batısına gidip gelecektir. İnsanların sözlerini duyacaktır. Onlara selam verecektir. Görecektir. Fakat vaat edilen belirli zamana kadar görünmeyecektir.[1]

      Elbette hazret için başka bir gaybet şekli daha nakledilmiştir:

      İmam-ı Asr"ın (a.f) ikinci özel naibi şöyle söylemiştir:

      İmam Mehdi (a.f), her yıl Hac döneminde hacca gitmektedir. İnsanları görmekte ve tanımaktadır. İnsanlar da hazreti görmektedirler. Fakat onu tanımamaktadırlar.[2]

     Bundan dolayı, Hz. Mehdi (a.f) için iki gaybet şekli vardır: Bazen hazret insanların gözünden kaybolmaktadır. Bazen de insanlar hazreti görmekte, fakat tanımamaktadırlar. Netice olarak hazret insanlar arasında onlarla birliktedir.


Gaybet"in Kökü ve Geçmişi

     Gaybet ve gizli yaşamak, ilk defa ve Allah"ın son hücceti için gerçekleşmiş bir olay değildir. Birçok rivayette, büyük ilahi peygamberlerin (s.a) hayatlarının bir bölümünün gizli ve gaybette geçtiğini görmekteyiz. Bu olay, ilahi maslahat ve hikmet gereği olmuştur. Şahsi veya ailevi bir arzudan ve istekten kaynaklanmamıştır.

     Bu bakımdan, gaybet; ilahi sünnetlerdendir.[3] İdris (a.s), Nuh (a.s), Salih (a.s), İbrahim (a.s), Yusuf (a.s), Musa (a.s), Şuayb (a.s), İlyas (a.s) Süleyman (a.s), Danyal (a.s) ve İsa (a.s) gibi büyük Allah peygamberlerinin hayatlarında da gaybet dönemi bulunmaktadır. Bu ilahi elçiler zamanlarına ve bulundukları hayat şartlarına uygun olarak, bazı yıllar gaybet dönemi yaşamışlardır.[4]

      Bu sebepten dolayı rivayetlerde, İmam Mehdi"nin (a.f) gaybeti, Peygamberlerin (a.s) sünnetlerinden birisi olarak bildirilmiştir. Hazretin (a.f) gaybet delillerinden birisi de, enbiyaların (a.s) sünnetinin Hz. Mehdi"nin (a.f) yaşantısında da gerçekleşmesi olarak açıklanmıştır.

     İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

     Hiç şüphesiz, kayıp imamımızın uzun süreli bir gaybeti olacaktır.

      Rivayet eden kişi şöyle sordu; Ey Resulullah"ın (s.a.a) oğlu! Bu gaybetin sebebi nedir? Hazret (a.s) cevap olarak şöyle buyurdu:

     Allah, peygamberlerinin sünnetlerinden biri olan gaybetin, hazret için de gerçekleşmesini istemektedir.[5]

     Yukarıdaki hadisten, İmam Mehdi"nin (a.f) gaybet konusu hakkında, hazretin doğumundan yıllar önce söz edilip konuşulduğunu anlamaktayız.

     Peygamber efendimizden (s.a.a) İmam Hasan Askeri"nin (a.s) zamanına kadar gelip geçen İslam önderleri; İmam Mehdi"nin (a.f) gaybeti, özellikleri ve gaybet döneminde yaşanacak olaylar hakkında haberler vermişlerdir. Aynı zamanda gaybet döneminde yaşayacak mümin insanların vazifelerini de beyan etmişlerdir.[6]

      Peygamber efendimiz (s.a.a.) bu konuda şöyle buyurmaktadır:

      Mehdi (a.f) benim çocuklarımdandır. Onun gaybeti olacaktır. İnsanlar şaşkınlık içinde perişan halde kalacaklardır. İnsanlar dinlerinden dönüp sapıklığa düştükleri zaman parlak bir yıldız gibi gelecek ve zulüm ile dolmuş yeryüzünü adaletle dolduracaktır.[7]


Gaybetin Felsefesi

      Allah"ın hücceti (a.f) ve imamı niçin gaybet perdesi arkasındadır? Hangi sebep veya sebeplerden dolayı insanlar onun bereketli ve nurlu zuhurundan mahrum kalmışlardır?

      Bu konu hakkında birçok söz söylenmiş ve elimize birçok rivayet ulaşmıştır. Bu soruya cevap vermeye geçmeden önce, çok önemli bir noktayı açıklığa kavuşturmak istiyoruz:

      Biz şöyle inanmaktayız:

      Âlemlerin rabbi, küçük veya büyük hiçbir işi maslahatsız ve hikmetsiz yapmaz. Bu maslahatları, bizim tanımamız ya da tanımamamız, bu kanunun doğruluğunu değiştirmez. Kâinatta büyük veya küçük işler, Allah"ın tedbiri ve iradesi ile gerçekleşmektedir.

      Bu olaylardan birisi de İmam Mehdi"nin (a.f) gaybet olayı veya gaybet gerçeğidir. Buna göre iyilerin imamı İmam Mehdi"nin (a.f) gaybetinin felsefesini tam olarak bilmiyor olsak da, İlahi hikmet ve maslahat üzere gerçekleşmiş olduğuna can-ı gönülden inanmaktayız.

      İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

      Hiç şüphesiz Sahib-i Emir"in (İmam Mehdi -a.f-) batıl ehlinin onun hakkında şüphe edecekleri bir gaybet dönemi olacaktır.

      Bu hadisi rivayet eden kişi gaybetin sebebini sorunca, hazret cevap olarak şöyle buyurmuştur:

      Gaybet; size söylememize izin verilmeyen bir nedenden dolayıdır. Gaybet; Allah"ın sırlarından bir sırdır. Fakat bizler, olayların nedenleri bizler için belli olmasa da, yüce Allah"ın hekim olduğunu biliyoruz ve bütün işlerini hikmet üzere yaptığına inanıyoruz.[8]

      Elbette Allah"ın işlerini hekimce bilip boyun eğen, âlemdeki gerçekleşen bir takım olaylardan bazılarının sırrını öğrenmeye çalışan ve böylelikle felsefesini öğrenerek kalbi daha mutmain olan insan, çok güzel bir iş yapmaktadır.

      İşte bu sebepten dolayı Hz. Mehdi"nin (a.f) gaybetinin hikmetlerini, nedenlerini ve konu hakkındaki hadisleri incelemeye çalışacağız:


   İnsanları Terbiye Etme

       İslam ümmeti, Peygamberinin (s.a.a) ve imamlarının (a.s) değerini bilmediği, onlara karşı vazifesini yerine getirmediği ve emirlerini uygulamadığından dolayı; Allah"ın, onların irkilerek kendilerine gelmesi için önderlerini ve imamlarını ellerinden alarak gaybet dönemi bitinceye kadar ayırması pek de garipsenecek bir gerçek değildir.

       Allah bu ayrılığı, İnsanların, imamın (a.f) varlığının değerini ve bereketini anlamaları için yapmıştır. Bu anlamda, insanlar anlamasa ve bilmese de gaybet; ümmetin maslahatı için demektir.

      İmam Muhammet Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır:

      Allah, bizim bir kavim ile birlikte olmamızı ve oturup kalkmamızı sevmezse, bizi onların arasından alır.[9]


Başkasının Biati Altında Olmamak

      Büyük bir değişim ve evrensel bir inkılâp peşinde olanlar, ayaklanmalarının başlarında bazı muhalifleri ile bir takım anlaşma ve uzlaşma yaparak hedeflerine ulaşmaya çalışırlar. Fakat vaat edilen büyük kurtarıcı Mehdi (a.f), inkılâbını gerçekleştirmek ve evrensel adalet hükümetini kurmak için hiçbir zalim güç ile anlaşmayacaktır.

     Zira birçok rivayetten anlaşıldığı üzere; O, bütün zalimler ile kesin ve tereddütsüz bir şekilde savaşmak için görevlendirilmiştir. Bundan dolayı inkılâp şartları oluşuncaya kadar, Allah düşmanları ile her hangi bir anlaşma yapmamak için, gaybette yaşayacaktır.

      Bir rivayette, İmam Razı (a.s) gaybetin sebebini şöyle açıklamaktadır:

     Hiçbir kimsenin, onun boynunda biati olmadığı için kılıçla kıyam edecektir.[10]


  İnsanları İmtihan Etmek

      İnsanları imtihan etmek Allah"ın sünnetlerindendir. O, kullarını çeşitli vesilelerle sınamaktadır. İnsanların hak yolunda ne kadar sabit ve sabırlı olduklarını aşikâr etmek istemektedir. Elbette bu imtihanların sonuçları Allah için bellidir. Bu imtihan çarkında insanlar pişmekte, olgunlaşmakta, ilerlemekte ve kendi hakikatlerini derk etmektedirler.

      İmam Musa Kazım (a.s) şöyle buyurmaktadır:

      Beşinci oğlum kayıp olduğu zaman, dininize dikkat edin. Başkası sizi yoldan çıkarmasın. Sahib-i Emir"in (İmam Mehdi -a.f-) gaybet dönemi olacaktır. Onun takipçilerinden bir grup inançlarından döneceklerdir. Bu gaybet; Allah"ın kullarını imtihan ettiği bir sınavdır.[11]


İmamın (a.f) Düşmanlardan Korunması

      Peygamberlerin (a.s) kendi kavimlerinden uzaklaşmalarının nedenlerinden birisi de canlarını korumalarıdır. Onlar, tehdit ve ölüm ile karşı karşıya kaldıkları zaman; daha uygun bir fırsatta görevlerini yerine getirmek ve risaletlerini insanlara ulaştırabilmek için gizleniyorlardı. Nitekim İslam Peygamberi (s.a.a) Mekke"den çıkıp mağarada gizlenmiştir. Elbette bunların hepsi Allah"ın emri ve iradesi ile gerçekleşmiştir.

       Hz. Mehdi"nin (a.f) gaybetinin nedeni çeşitli rivayetlerde şu şekilde beyan edilmiştir:

       İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

      Beklenen imam, kıyam etmeden önce gözlerden kaybolacaktır.

      Sebebi sorulunca, Hazret; ilahi hedefi gerçekleştirmeden öldürülmesi tehlikesine karşılık Allah tarafından gaybete çektirilmiştir.[12] diye buyurmuştur.

      Şahadet aşkı, ilahi insanların en büyük arzularından biridir. Ancak insanın vazifesini yerine getirirken camianın ve dinin maslahatlarına uygun olan şahadet, istenilen şahadet şeklidir.

      Eğer insanın ölmesi, hedeflerin elden gitmesine neden olursa ölümden kaygılanmak, akıllı ve mantıklı bir tutumdur.

      Allah"ın yeryüzündeki son halifesi on ikinci imamın öldürülmesi demek; bütün enbiya ve evliyaların arzularının yıkılması, Allah"ın vaadinin yerine gelmemesi ve evrensel adalet hükümetin teşkil olmaması demektir.

      Bazı rivayetlerde, on ikinci imamın (a.f) gaybetinin sebepleri hakkında başka bir takım noktalar da beyan edildiğini belirtmek gerekir. Kitabın hacmini göz önünde bulundurarak sözü fazla uzatmak istemediğimizden dolayı bunları zikretmekten kaçındık.

      Fakat önemli olan nokta, daha önceki sayfalarda da açıklandığı gibi, şudur:

      Gaybet ilahi sırlardan bir sırdır. Onun gerçek ve asıl sırrı ve sebebi zuhurdan sonra aşikâr olacak ve bilinecektir.

___________________________________________

[1]- Gaybet-i Numani, bab.10, h.3, s.146

[2]- Biharu"l-Envar, c.52, bab.23, s.152

[3]- Kur-ân-ı Kerim, bir çok ayette İlahi sünnetler hakkında beyanda bulunmuştur. Örneğin Fetih.23. Bu ayetlerden şu anlaşılmaktadır; İlahi sünnetler ile maksat olunan şey; sabit, değişmez ve esaslı kanunlardır. Bu yasalar, hiçbir zaman değişikliğe uğramazlar. Bu kanunlar, geçmiş ümmetlere hâkim oldukları gibi günümüzdeki kavimlere de hâkimdirler. Aynı şekilde gelecekte de önceki dönemlerdeki gibi olacaktırlar. (Tefsir-i Numune, c.17, s.435, kısaltılarak)

[4]- Kemaluddin, c.1, bab. 1"dan 7"ye kadar, s.245"den 300"e kadar

[5]- Biharu"l-Envar, c.52, h.3, s.90

[6]- Muntahabu"l-Eser, fasıl.2, bab.26-29, s.312"den 340"a kadar

[7]- Kemaluddin, c.1, bab.25, h.4, s.536

[8]- Kemaluddin, c.2, bab.44, h.11, s.204

[9]- İlelu"ş-Şerai, s.244, bab.179

[10]- Kemaluddin, c.2, bab.44, h.4,s.232

[11]- Gaybet-i Tusi, fasıl.5, h.284, s.237

[12]- Kemaluddin, c.2, bab.44,h.7, s.233

Yeni Makale ve Video öğeleri

Yeni Kitaplar

  • İran Ziyaretleri

    İslâm Dini sevgi ve güzellik dinidir. Kalpte yer alan sevgi bir şekilde dışarıya yansır, açığa &cce ...
  • Allah'ı Tanımak

    İnsanoğlu genelde kendisiyle uzaktan yakından ilgisi olan ve kendi yaşantısı üzerinde etkisi bulunan her şey hak ...