Davet, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, öğüt vermek ve irşad etmek İslâm'ın önemli konularındandır. Ama böyle olmasına rağmen hakkında fazla kitap kaleme alınmamıştır. Yirmi yıldır Allah'ın yardımıyla Kur'ân üzerinde çalışmakta ve tebliğle uğraşmaktayım. Bir kez de davet konusunu araştırmak maksadıyla, Kur'ân'ı baştan sona okuyup inceledim. Tebliğ metodu ve davetçinin özellikleri hakkında yüzlerce ayet buldum. Hamdolsun ki bu ayetleri yılların çabasıyla elde ettiğim bulgularla harmanlayıp birleştirerek bir kitap olarak İslâm davetçilerinin hizmetine sunabildim...
Evet, halkı hidayete erdirmek ve bilinçlendirmek, davetçilerin görevidir ve bu, Allah'ın onlardan aldığı bir ahit ve sözdür.
Hz. Ali (as.) buyuruyor ki:
Allah; öğrenmeleri için bilmeyenlerden ahit ve söz almadan önce, bilmeyenlere öğretmeleri için bilenlerden söz almıştır. (Usul-i Kafi, c. 1, s.51)
Kur'ân-ı Kerim tebliğ için bir teşkilatın varlığını gerekli görmekte ve şöyle buyurmaktadır:
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. (Âl-i İmrân, 104)
Muhsin Kıraati