Basem Kerbelayi |
|
Muhsin Farahmand |
|
Kef'amî “Beledu'l-Emin" adlı kitabında şöyle diyor: Bu, İmam Mehdi'nin (a.f) zindanda olan bir kişiye öğrettiği duadır; adam bu duayı okuyarak zindandan kurtuldu:
اِلهٰي عَظُمَ الْبَلاءُ، وَبَرِحَ الْخَفاءُ، وَانْكَشَفَ الْغِطاءُ، وَانْقَطَعَ الرَّجاءُ، وَضاقَتِ الأَرْضُ، وَمُنِعَتِ السَّماءُ، واَنْتَ الْمُسْتَعانُ، وَاِلَيْكَ الْمُشْتَكى، وَعَلَيْكَ الْمُعَوَّلُ فِي الشِّدَّةِ والرَّخاءِ، اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ، اُولِي الأَمْرِ الَّذينَ فَرَضْتَ عَلَيْنا طاعَتَهُمْ، وَعَرَّفْتَنا بِذلِكَ مَنْزِلَتَهُمْ، فَفَرِّجْ عَنا بِحَقِّهِمْ فَرَجاً عاجِلاً قَريباً كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ، يا مُحَمَّدُ يا عَلِيُّ يا عَلِيُّ يا مُحَمَّدُ اِكْفِياني فَاِنَّكُما كافِيانِ، وَانْصُراني فَاِنَّكُما ناصِرانِ، يا مَوْلانا يا صاحِبَ الزَّمانِ، الْغَوْثَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ، اَدْرِكْني اَدْرِكْني اَدْرِكْني، السّاعَةَ السّاعَةَ السّاعَةَ، الْعَجَلَ الْعَجَلَ الْعَجَل، يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ، بِحَقِّ مُحَمَّدٍ وَآلِهِ الطّاهِرينَ.
İlâhî, azum'el-belâu ve berih'al-hefâu ve'n-keşef'el-ğitâu ve'ngatae'r-recâu ve zâgati'l-ar-zu ve muniet'is-semâu ve ente'l-musteânu ve ileyke'l-müştekâ ve aleyke'l-muavvelu fi'ş-şid-deti ve'r-rehâ. Allahumme salli alâ Muhammedin ve Âl-i Muhammedin ûli'l-emrillezîne ferazte aleynâ tâetehum ve arreftenâ bi-zâlike menziletehum fe-ferric annâ bi-haggihim feracen âcilen garî-ben ke-lemh'il-basari ev huve agrabu ya Mu-hammedu, ya Aliyy, ya Aliyyu, ya Muhammed, ikfiyânî fe-innekumâ kâfiyân. Vensurânî fein-nekuma nâsiran. Ya mevlânâ ya Sâhib'ez-Za-mân. El-ğavs, el-ğavs, el-ğavs, edriknî, edrik-nî, edriknî, es-saate, es-saate, es-saate, el-acel, el-acel, el-acel, ya erham'er-râhimîne bi-haggi Muhammedin ve Âlih'it-tahirîn.
“Allah'ım! Bela (ve imtihan) büyümüş, gizlilik (çaresizlik) açığa çık-mış, perdeler kalkmış, umutlar kesilmiş, yeryüzü daralmış, göğün rahmeti önlenmiş; ey Rabbim, yardım dilenilecek, kendisine şikayet götürülecek, zorlukta ve kolaylıkta dayanılacak olan sensin.
Allah'ım! Muhammed ve Al-i Muhammed'e rahmet eyle; onlar, itaat-lerini bizlere farz kıldığın ve bu vesileyle onların makamlarını bize tanıttı-ğın emir sahipleridirler. Öyleyse onların hakkı hürmetine, göz yumup aç-ma veya daha kısa bir zamanda gam ve üzüntüyü bizden gider.
Ey Muhammed, ey Ali; ey Ali, ey Muhammed! -Sorunumun çözümü için- bana yetin çünkü siz yeterlisiniz; bana yardım edin çünkü siz yardım edensiniz.
Ey Mevlam, ey zamanın sahibi olan İmam! İmdat, imdat, imdat, bana (feryadıma) yetiş, bana (feryadıma) yetiş, bana (feryadıma) yetiş; hemen, hemen, hemen, acil, acil, acil; ey merhamet edenlerin en merhametlisi. Hz. Muhammed'in ve onun tertemiz Ehl-i Beyt'inin hürmetine -onun geli-şini yakınlaştır-."