PLEASE_WAIT
Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) eşlerinden herhangi birini boşamış mıydılar?
Bu konu birkaç açıdan ele alınacak bir konudur. Ancak kısaca şöyle diyebiliriz:
1- Her ne kadar İslam evliliğe teşvik etmiş ve boşanmanın Allah’ın en sevmediği helal olduğunu belirtmişse de bazı yerlerde boşanmaktan başka çare yoksa ve evlilik bir cehenneme dönecekse boşanmaya izin vermiştir.
2- Allah Resulünün (s.a.a) yaşamının bizlere açık bir şekilde ulaşmasını istemeyenler, hatta kötü göstermek için ellerinden geleni artlarına koymayanlar vardır ve bu konuda bir yere kadar da başarılı olmuşlardır. Kimi rivayetlerin konularının karışık ve kimilerinde ihtilaflı olmasının nedeni budur. Peygamberimizle (s.a.a) eşleri arasındaki ilişkileri anlatan rivayetler bunun örneklerindendir. Ancak bu, hakikatı öğrenmenin imkansız olduğu manasına gelmez. Kur’an ve sünnet dikkatle ve ilmi olarak incelenirse hakikatı bulmanın çok da zor olmadığı görülecektir. Bu yüzden diyoruz ki: Kur’an-ı Kerim genel olarak herkesin boşanma hakkının olduğunu, bazı ayetlerinde Peybamberin de (s.a.a) böyle bir hakka sahip olduğu belirtmiştir. Yani Peybamber eşlerinden birini boşarsa dine aykırı birşey yapmış olmaz. Bu Allah’ın hükmüdür; ama ‘Resul-i Ekrem böyle bir şey yapmış mıdır yapmamış mıdır?’ sorunun cevabı için hadis ve siret kitaplarına baktığımızda tarihçiler bu konuda öylesine farklı şeyler yazmışlar ki, onlara dayanarak Peygamberimizin (s.a.a) böyle birşey yaptığını söyleyemeyiz. Evet, Peygamberin (s.a.a) nikahladığı ama cinsel ilişkiye girmeden bir kadını ‘Senden Allah’a sığınırım’ dediği için boşadığını belki kabul edebiliriz. Ancak bunun nedenini bilmiyoruz. Belki de bu, Peygamberimizin (s.a.a) özelliklerinden biridir. Daha fazla bilgi için ayrıntılı cevap bölümüne bakınız.
Masum İmamlardan da (a.s) İmam Hasan (a.s) çok kadın boşamakla itham edilmiştir. Biz bu şüpheye geniş bir şekilde 1559. soruda (site:1576) cevap verdik. Diğer Masum İmamların (a.s) hakkında ise bazı rivayetlerde boşanma yaptıklarına dair işaret varsa da bu rivayetler güvenilir değildir, metin yönünden de zaafı vardır.
Bu meseleyi birkaç bölümde ele alıp inceleyeceğiz:
Giriş:
Her ne kadar İslam evliliğe teşvik etmiş ve boşanmanın Allah’ın en sevmediği helal olduğunu belirtmişse de bazı yerlerde boşanmaktan başka çare yoksa ve evlilik bir cehenneme dönecekse boşanmaya izin vermiştir.
Bizim ele almamız gereken konular şunlardır:
1- Resul-i Ekrem’in (s.a.a) yaşamını anlatan kaynakların güvenilirliği.
Resul-i Ekrem’i (s.a.a) tanımak için en iyi ve en güvenilir kaynak şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Zira Kur’an ‘Ne önceden onun hükümlerini iptal eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir...’[1] özelliğine sahip bir kitaptır. Ama İslam tarihi, şu anda nedenlerine girmeyeceğimiz birçok sebepten dolayı maalesef tahrif olmuştur. Bir çok tarihi olayın çeşitli şekillerde nakledilmesinin nedeni bu yüzdendir. Hatta kimi ayetlerin nüzul sebepleri hakkındaki rivayetlerde de bu durumu görmekteyiz. Yani bir bakmışsınız bir ayetin nüzul sebebi için birden çok sebep zikredilmiştir. Bu da bizi yanlışa sürüklemekte ve hakikatın gizli kalmasına neden olmaktadır.
2- Resul-i Ekrem (s.a.a) ve boşanma hükmü.
İslam dinin anayasası Kur’an olduğundan, boşanmanın hükmünü ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) bu hükümden istisna olup olmadığı konusunda ona başvurmamız gerekir. Boşanma konusu birkaç ayette zikredilmiştir. Örneğin:
a) ‘Ey Peygamber, kadınları boşayacağınız zaman temiz oldukları vakit boşayın ve müddetlerini sayın... İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır ve kim Allah'ın sınırlarını aşarsa gerçekten de kendisine zulmeder; bilmezsin, belki de Allah, bundan sonra bir iş çıkarıverir.’[2]
Müfessirler bu ayetin iki yönün olduğunu söylemişlerdir:
1. Yön: Ayette hem Resul-i Ekrem’e (s.a.a) hitap edilmiştir, hem de İslam ümmetine. Resul-i Ekrem (s.a.a) Müslümanların lideri olduğu için ne zaman kendisine (s.a.a) çoğul fiil ile hitap edilse hüküm bütün ümmeti için geçerlidir.
Ebu İshak diyor ki: ‘Bu hükümde Peygambere (s.a.a) hitap edilmiş ve Onunla birlikte bütün müminler bu hitabın içine girer.’
2. Yön: Ayetin manası şöyle olur: ‘Ey Peygamber, onlara söyle, kadınlarınızı boşayacağınız zaman...’
Ferra diyor ki: ‘Allah’ın muhatabı Peygamber (s.a.a) olsa da, hüküm bütün Müslümanları kapsar. Nitekim birine ‘Yazıklar olsun size Allah’tan korkmuyor musunuz? Utanmıyor musunuz?’ diye söylendiğinde bu sözle o şahıs ve ailesi kastedilmektedir.’[3]
Birinci yöne göre Peygamber de (s.a.a) bu hitabın içine girmekte ve hüküm Onu da (s.a.a), kapsamaktadır. Yani ‘kadınları boşayacağınız zaman’ ayeti ‘namaz kılmak istediğiniz zaman’[4] ayeti gibidir.[5]
b) ‘Sizi boşarsa umulur ki Rabbi ona, sizin yerinize sizden de hayırlı...dul ve kız eşler verir.’[6]
Müfessirler bu ayet hakkında diyorlar ki: ‘Hepiniz bilmelisiniz ki, Peygamber (s.a.a) sizi boşarsa Allah güzellikte, kemalde, dindarlıkta ve ihlasta sizden daha iyi kadınlar verir, dul, bakire veya her ikisinden ne isterse verir.’[7]
c) ‘Kadınları boşadığınız da boşandıktan sonraki müddetlerini geçirdiler mi artık onları ya iyilikle tutun, yahut hoşlukla salıverin...’[8] Ve ‘Kadınları, onlara dokunmadan, yahut nikah parası kesişmeden boşadınızsa beis yok. Ama onları da faydalandırın. Gücü yeten, gücü yettiği kadar, kudreti olmayan da kendi miktarınca ve örfe uygun olarak bir şey versin.’[9]
Ayetlerin genel olması Allah Resulünü de (s.a.a) kapsamaktadır. Yani boşama başka Müslümanlara mübah olduğu gibi Peygambere de (s.a.a) mübahtır. Gerektiğinde eşlerinden istediğini boşayabilir.
d) ‘Ey Peygamber, eşlerine söyle: Dünya yaşayışını ve ziynetini diliyorsanız hadi gelin, size nikah paralarınızı vereyim de sizi güzellikle bırakayım.’[10]
Görüldüğü üzere ayette talak (boşama) kelimesi yerine ‘güzellikle bırakayım’ cümlesi gelmiş ve: ‘sizi güzellikle bırakayım ve herhangi bir zarar vermeden, düşmanlık etmeden boşayayım’ şeklinde tefsir edilmiştir. [11]
Ayetin nüzul sebebi için şöyle denilmiştir: Peygamberin (s.a.a) eşleri nafaka ve ziynetlerinin azlığını Ona (s.a.a) şikayet edip Peygamberden (s.a.a) Allah’ın bağışladığı enfal ve ganimetlerden harcamaları için daha fazla ayırması isteğinde bulunduklarında ‘Ey Peygamber, eşlerine söyle...’ ayeti nazil olarak Peygamber’e (s.a.a) onların şu iki yoldan birini seçmeleri için emir vermesini istedi: Ya dünyevi kadınların istekleri olan meta[12] ile birlikte boşanmayı kabul edecekler veya dünyevi ziynetlerden mahrum kalarak ve fakir olarak Peygamberle (s.a.a) beraber yaşayıp ahirette Allah katında büyük sevaplara ulaşmayı seçecekler. Ayet nazil olduktan sonra Peygamberin (s.a.a) eşleri zorluklara katlanarak Onunla (s.a.a) yaşamayı seçtiler. Bu yüzden ayete ‘Tahyir Ayeti’ denildi.[13]
Bütün bu ayetlerden Resul-i Ekrem’in de (s.a.a) diğer Müslümanlar gibi gerektiğinde eşlerini boşamasının mübah ve caiz olduğu ve bu konuda herhangi bir engelin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
3- Peygamber (s.a.a) Eşlerinden Herhangi Birini Boşamış mıdır?
Bir önceki bölümde boşamanın Peygamber (s.a.a) için de mübah olduğunu söyledik, ama acaba Onun (s.a.a) yaşantısında böyle bir şey gerçekleşmiş midir? Ayetler sadece boşanmanın mümkün olabileceğine değinmiş, ama Peygamberimizin boşama yapıp yapmadığı hakkında bilgi vermemiştir. Dolayısıyla bu konuda rivayet ve tarih kitaplarına başvurmamız gerekmektedir. Peygamberin eşlerinin kaç tane olduğu konusunda çok farklı görüşler vardır. Aşağıda bu görüşleri kısaca getiriyoruz:
1- Peygamberin (s.a.a) on iki tane eşi vardı. Onlardan biri kendisini Peygambere bağışlamış, ikisi Peygamber (s.a.a) hayattayken vefat etmiş, dokuzu da Peygamberden sonra dünyadan göçmüşlerdir ki onlar: Sude, Aişe, Hafsa, Ümmü Seleme, Zeynep binti Cahş, Ümmü Habibe, Cüveyriye, Safiye, Meymune’dir.[14] Bu görüşe göre boşama, bırakma vb. gibi durumlar olmamıştır.
2- Peygamberin (s.a.a) on beş tane eşi vardı, onlardan on üç tanesiyle yakınlaşma olmuştu. On bir tanesi bir aradaydı. Dokuzu Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra dünyadan göçtü.[15] Bu görüşe göre de boşanma konusu yoktur. Çünkü Peygamberin (s.a.a) eşleri ve onların isimleri hakkındaki o kadar çok değişik görüş var ki, hatta bazıları birkaç isimle zikredilmiştir.
3- Zühri ve Abdullah b. Muhammed b. Akil şöyle rivayet ederler: ‘Peygamber (s.a.a) Arabın on iki iffetli kadınıyla evlendi.’[16]
4- Ebu Ubeyde Muammer b. el-Müsenna diyor ki: ‘Peygamberin (s.a.a) on sekiz kadınla evlendiği bize ispat olmuştur. Onlardan yedisi Kureyş’ten, biri Kureyş’in anlaşma yaptığı kimselerden, dokuzu başka kabilelerden, biri de Ben-î İsrail’dendi. Peygamber (s.a.a) önce Hz. Hatice’yle (s.a) evlendi. Ondan sonra Mekke’de Sude ile ve hicretten iki yıl önce Aişe ile evlendi. Daha sonra Medine’de Bedir savaşından sonra Ümmü Seleme ile, sonra Hafsa ile evlendi. Bu beşi Kureyş’tendi. Hicretin 3. yılında Cahş’ın kızı Zeynep’le, 5. yılında Cüveyrey’le, 6. yılında Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe ile, 7. yılında Hayy’ın kızı Safiye ile, Meymune ile, Şureyh’in kızı Fatımay’la, Huzeyme’nin kızı Zeynep’le Yezid’in kızı Hind ile, Nu’man’ın kızı Esma ile, Eş’as b. Kays’ın kızkardeşi ile ve Esma Selmiye ile evlendi.’[17]
Peygamberin (s.a.a) eşlerinin sayısı ve isimleri hakkında ne kadar farklı nakillerin olduğu açıkca görülmektedir. Bu ihtilafın ne ölçüde olduğunu daha iyi görebilmek için şu örneğe dikkat edin: Peygamberin (s.a.a) eşlerinden biri, yakınlaşma olmadan önce Peygambere ‘Senden Allah’a sığınırım’ dediği için onu boşadığı nakledilmiştir. O kadının kim olduğunu hakkında bilgi almak için kaynaklara başvurduğumuzda bir kaç isimle karşılaşıyoruz:
1- Kelbiye. Resulullah (s.a.a) onunla evlediği zaman o Peygambere (s.a.a) ‘Senden Allah’a sığınırım’ demiştir. Peygamber de (s.a.a) ona: ‘Azim’e sığındın, ailene dön’ diye buyurdu. Bir başka rivayete göre de Peygamber (s.a.a) onunla ilişkiye girdi, ama eşlerine boşanmayı veya kendisiyle yaşamayı seçme hakkını verdiğinde o kadın kendi kabilesini seçti. Peygamber de (s.a.a) ondan ayrıldı. Onun, Dahhak b. Süfyan Kelabi’nin kızı Fatıma olduğu söylenmiştir.
2- Dahhak Kelabi kızını Resulullah’a sunup şöyle arzetti: Özelliği şöyledir böyledir, ama sağlıklı olması size yeter, zira şimdiye kadar hiç hastalamamıştır, başı ağrımamıştır.’ Resulullah (s.a.a) ‘Bizim ona ihtiyacımız yoktur, o hatalarıyla yanımıza gelmiştir.’ diye buyurdu.
Gördüğünüz gibi bu rivayete göre o kadın ‘Senden Allah’a sığınırım’ demedi, aksine Resulullah’ın (s.a.a) onunla evlenme isteği yoktu.
3- Kelbi’nin görüşü: Babasının ‘Şimdiye kadar başı bile ağrımamıştır’ dediği ve Resulullah’ın (s.a.a) ‘Bizim ona ihtiyacımız yoktur’ diye buyurduğu kimse Selmiye’dir. Ama Kelbiye kendi kabilesini seçti ve oraya kaçtı. O aklını kaybederek hep ‘ben bedbaht oldum ve kandırıldım’ diyordu.
4- Buhari şöyle naklediyor: ‘Zühri’den ‘Peygamberin hangi eşi ondan Allah’a sığınmıştır’ diye sorduğumda dedi ki: ‘Urve bana dedi ki, Ayşe diyor ki, O ‘Cun’un kızı idi’[18]
Bu hadiste kandırılmaktan bahsedilmiyor. Halbu ki başka hadislerde Peygamberin diğer eşlerinin ona oyun oynayıp, kandırdıklarından bahsederler.
5256 ve 5257. hadislerde de onun Şerahbil’in kızı Umeyme olduğu söylenmiştir. Yine kimisi adının Kindiye olduğunu söylemiş, kimisi de Zabyan b. Amr’ın kızı Aliye olduğunu söylemiştir.
Bazılarıda onun adının Şerik olduğunu söylüyor. İbn-i Saad’ın dediğine göre onun adı ‘Umre’dir ve babası Yezid b. Ubeyd’dir. Babasının Yezid b. Cun olduğunu söyleyenlerde var.[19]
Hakim-i Nişaburi şöyle diyor: ‘O kadın kaburgasında beyazlık olan (çopurlu) bir kadındı. Adı Esma’ydı. O, Resulullah’ın evlendiği Nu’man b. Yezid b. Ubeyd b. Revas b. Kelab’ın kızı değildi. Ve bir beyazlığın olduğunu duyup veya kaburgasında beyazlık olduğunu görüp boşadığı kimse değildi.[20]
İnsafla söyleyin bir olayda bu kadar ihtilaf ve karışıklık varken tarihçilerin veya hadisçilerin sözlerine nasıl güveneceğiz?
Her neyse eğer Peygamber (s.a.a) bir boşama yapmışsa da bunun fıkıh açısından hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü Kur’an bunu caiz etmiştir. Erkeğin karısını boşaması veya akdini feshetmesinin kelam ve itikat yönünden de bir sakıncası yoktur. Zira boşama her zaman zulüm değildir. Hatta bazen boşamamak erkeğe zulümdür. Örneğin, bir erkek eşinin rahatlığı için her türlü çabayı sarfedip onun isteklerini yerine getirmek için uğraşırken kadın yine de ahlaksızlık edip yaşamı kocasına zindan ederse, kim o erkeği onunla yaşamaya mecbur edebilir? Edemez, aksine akıl sahibi herkes eğer boşamazsa erkeğin kendisine zulmettiğini söyler.
Son olarak diyoruz ki: Peygamberimizin (s.a.a) eşlerinden birini boşadığı kesin olarak ispatlanmış bir mesele değildir. Eğer boşamışsa bu Onun (s.a.a) hakkıdır. Zira Resul-i Ekrem (s.a.a) insanların en kamili olup, her türlü kötülükten uzaktır. Onunla (s.a.a) eşlerinden birinin arasında geçimsizlik olmuşsa, haklı olan kesinlikle Peygamberdir. İnsanları karanlıklardan çıkarıp saadete ve nura götürmek için Allah tarafından görevlendirilmiş ve başkalarının haklarını savunmak uğrunda çeşitli zulümlere katlanmış biri başkalarına zulmedebilir mi?
Yukarıda Peygamberin (s.a.a) eşlerinin sayısı hakkında getirilen görüşlerin içinde Peygamberin (s.a.a) şahsiyetiyle uyuşan en iyi görüş eşlerinin sayısının on iki tane olduğudur. Onlardan biri kendisini Peygambere bağışlamış, ikisi Peygamber (s.a.a) hayattayken vefat etmiş, dokuzu da vefatından sonra dünyadan göçmüşlerdir ki onlar: Sude, Aişe, Hafsa, Ümmü Seleme, Zeynep binti Cahş, Ümmü Habibe, Cüveyriye, Safiye, Meymune’dir.
İmamlarımıza (a.s) gelince, Onlardan (a.s) İmam Hasan Mücteba (a.s) çok kadın boşamakla itham edilmiştir. Biz bu şüpheye geniş bir şekilde 1559. soruda (site:1576) cevap verdik. Diğer Masum İmamların (a.s) hakkında ise bazı rivayetlerde boşanma yaptıklarına dair işaret varsa da bu rivayetlerin senet ve delalet yönünden ne kadar güvenilir oldukları incelenmelidir. Söz konusu rivayetler şunlardır:
1- İmam Cafer-i Sadık’tan şöyle nakledilir: ‘İmamın (a.s) çok sevdiği güzel bir karısı vardı. Bir sabah onu boşadı ve bundan dolayı da çok üzgündü. Birisi kendisinden ‘Kurbanınız olayım! Onu neden boşadınız’ diye sorduğunda şöyle buyurdular: ‘Onun yanında Ali (a.s)’dan bahsettim. O, Ali (a.s)’ı küçük saydı. Ben de cehennem taşlarından bir taşın bedenime yapışmasını istemedim.’[21]
Bu hadisin senedinin zayıf olduğu tamamen bellidir. Çünkü senette ‘Birisi’ diye geçmekte ve o birisinin kim olduğu bilinmemektedir.
2- Hitap Seleme’den şöyle rivayet edilir: ‘Bir eşim vardı ki babası falandı, kendisi şöyle kötü ahlaklıydı, ama kendisi ve babasının imanından dolayı onu boşamak istemedim. Bir gün İmam Kazım’ın (a.s) huzuruna vardım. Kendileriyle eşimi boşamak hakkında konuşmak istedim. İmama (a.s) ‘Kurban olayım, bir sorunum var, izin verirseniz onu size söylemek istiyorum.’ diye arzettim. İmam (a.s) ‘yarın namazdan sonra gel’ diye buyurdu. Ertesi gün öğlen namazımı kıldıktan sonra İmamın (a.s) yanına gittim. İmamın namazını kılıp oturduğunu gördüm. Ben de gidip yanına oturdum. İmam söze başlayarak şöyle buyurdu: ‘Ey Hitap! Babam amcamın kızını benimle evlendirdi. O kötü huylu biriydi. Bazen babam belki anlaşırız diye kapıyı onunla benim üzerime kapatırdı. Ama ben onun elinden duvardan çıkıp kaçardım. Babam dünyadan göçünce onu boşadım.’ Hitap diyor ki: ‘Dedim ki: Allah-u Ekber! Benim sormama hacet kalmadan cevabımı verdiniz.’[22]
Rivayet Masum İmamların (a.s), özellikle de İmam Musa b. Cafer’in (a.s) şanına aykırıdır. Bir sonra gelen hadisle de tezadı vardır. O hadiste İmam Kazım’ın (a.s) şöyle dediği rivayet edilir: ‘Babam baştan onu boşamam için bana izin vermişti.’
Özellikle her iki rivayette de ravinin aynı kişi (Hitab b. Seleme) olduğu dikkat çekicidir. İkinci rivayette Hitab b. Seleme şöyle diyor: ‘Birgün eşimin huysuzluklarından şikayet etmek için İmamın (a.s) huzuruna vardım. Ama İmam (a.s) ben birşey söylemeden şöyle buyurdu: ‘Babam beni kötü huylu bir kadınla evlendirdi. Ben babama onun kötü huyundan dolayı şikayet ettiğimde babam ‘Onu boşaman için sana engel olan bir şey mi var?’ diye buyurdu. (Yani onu boşayabilirsin)[23]
Ayrıca Hitab b. Seleme güvenilir birisi değildir.[24] Aynı şekilde senette olan İbrahim b. İshak Ahmer’de güvenilir değildir.[25] Yani rivayet senet yönünden de zayıftır.
------------
[1]- Fussilet/42.
[2]- Talak/1.
[3]- Tefsir-i Fahr-i Razi, c.1, s.15-16.
[4]- Maide/6.
[5]- Tefsir-i Fahr-i Razi, c.1, s.15-16.
[6]- Tahrim/5
[7]- Tefsir-i Keşşaf, c.7, s.364; Tefsir-i Vasit (Züheyli), c.3, s.2690; el-Emsel Fi Tefsir-i Kitabillah-il Münzel, c.18, s.455.
[8]- Bakara/231.
[9]- Bakara/236 ve 237, Ahzap/49.
[10]- Ahzab/28
[11]- Tefsir-i Kaşif, c.6, s.211.
[12]- Boşayanın maddi imkanına göre boşadığı karısına verdiği maldır. (Tefsir-i Kaşif, c.1, s.366.)
[13]- Tefsir-i Kaşif, c.6, s.211; Ceziri, Eyser-ut Tefasir, c.3, s.286
[14]- Sem’ani, İmta-ul Esma’ c.6, s.93.
[15]- a.g.e. Beyhaki’nin Delail, c.7, s.288-289’dan ve Siyer-u A’lam, c.2, s.254’ten nakletmiştir.
[16]- a.g.e.
[17]- a.g.e. Beyhaki’nin Delail, c.7, s.288-289’dan ve Siyer-u A’lam, c.2, s.254’ten nakletmiştir.
[18]- Bkz: Kitab-u Talak, Bab:3, Men Tallaka ve Hel Yuvaceh-ur Recul İmreetehu Bi’t Talak, Hadis No:5254-5255.
[19]- İmta-ul Esma’ c.6, s.96-97. Biz bu rivayeti kabul etmiyoruz, ama rivayetteki karışıklığın ne ölçüde olduğu açıkca görülsün diye getirdik.
[20]- Sem’ani, İmta-ul Esma’nın haşiyesinde rivayetlerin senetleri hakkında ki tartışmaları getirmiştir, ama biz konuyu uzatmamak için onları zikretmiyoruz. İmta-ul Esma’ c.6, s.96-97.
[21]- Sıkat-ul İslam Kuleyni, el-Kafi, c.6, s.55, Hadis:1
[22]- a.g.e. Hadis:2.
[23]- Kuleyni, a.g.e. c.6, s.55-56, Hadis:3.
[24]- Onun biyografisi için bkz: Mu’cem-u Rical-il Hadis, c.7, s.55.
[25]- a.g.e. c.1, s.179.