PLEASE_WAIT
Neden kutsal ziyaretgâhlar ve imamların kabri altın madeniyle kaplıdır? Neden onları fakir ve muhtaçların ihtiyaçları için harcamıyorlar?!
Bu soruya değişik açılardan cevap verilebilir:
1. Bu gibi meselelerin makul bir dayanağı vardır; tüm dünyada ve tüm dinler arasında yüce şahsiyetleri anmak ve onların eserlerini ihya etmek olağan ve normal bir husustur ve bunun aklî hiçbir engeli yoktur.
2. İmamlar (a.s) dünyayı terk etmiştir ama onun tüm imkânlarını halka bırakmışlardır. Onların çoğu din ve halkın kurtuluşu yolunda canlarını feda etmişlerdir. Bundan ötürü, o yüce şahsiyetlere kadirşinaslık göstermek için halk böyle şeylere girişmektedir.
3. Haremeyn-i Şerifeyn ve Ehli Beytin (a.s) haremleri en önemli İslamî yapı ve eserlerden ve İslam medeniyetinin sembollerindendirler. Dolayısıyla zaman ve mekânın gerektirdiği şekilde özel bir mimari ve yapıya kavuşturulmuş ve de dinî ve milli kültürüne tabi kılınmışlardır.
4. Haremeyn-i Şerifeyn’de de altın madeninden istifade edilmiştir. Örneğin Kabe’nin kapısında yüksek ayarlı ve değerli altından istifade edilmiştir, onun halis altın oyuğu ve Peygamber Mescidinde kullanılan süslemeler imamların hareminde kullanılmış altınlardan çok olmasa bile kesinlikle daha az değildir. Müslümanların birçok diğer mescit ve merkezlerinde ve bu cümleden olmak üzere Ehli Sünnet kardeşlerin önemli mescitlerinde de bu durumun benzeri mevcuttur. O halde –geçersiz olan bu eleştirinin geçerli olduğu varsayılırsa- bunların tümü gözden geçirilmelidir!
5. Bu yapıtlar tüm kültürel, siyasal ve toplumsal yönleriyle İslamî ve medeniyetsel unsurlardır, İslam toplum ve milletlerinin malî ve kültürel dayanağıdır.
6. Bu yapıt ve mekânların ihya edilmesi ve onarılması bir tür tebliğdir, muhalifler karşısında Müslümanlar ve İslam medeniyetinin gücünün gösterilmesidir.
7. Ehli Beytin haremlerinin kubbe ve eşiğinin inşasının gider ve masrafları vakıflardan ve halkın bağış ve yardımlarındandır ve ne olursa olsun vakfedenlerin ve yardım edenlerin niyetine riayet edilmelidir. Bu esas uyarınca altın ve değerli eşyaların satılması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması bu insanların niyetleriyle uyuşmaz ve şerî sakınca taşır. Artı, vakfeden ve yardım edenler şahıslar genellikle varlıklı bireylerdir ve kendi şerî hukuklarını ödemekle ve fakir ve yoksullara yardım etmekle birlikte bir miktar mallarını da bu hususlara vakfetmektedirler.
8. Artı, Ehli Beytin (a.s) haremlerinin yanında ve çevresinde fakirler için bir sürü yardım ve bağış toplanmaktadır; örneğin İran’da İmam Humeyni’nin (r.a) emriyle tesis edilen “İmdat Komitesi” adındaki devrimci ve halkçı kurum devlet yardımları ve bütçesi ve de halkın yaptığı değerli bağış ve yardımlar ile faaliyet sürdürmekte ve ihtiyaç sahiplerini idare etmektedir ve yapılan bağış ve yardımların kahir ekseriyeti de bu harem ve dinî mekânların çevresinde toplanmaktadır.
9. Haremlerin altınlarının satılması ihtiyaç sahiplerinin sorunlarını kökten çözmemekle kalmayacak, İslamî yapıtlara ve İslam medeniyetinin sembollerine de zarar verecektir. Oysaki Ehli Beyt takipçileri arasında bulunan ihtiyaç sahiplerine yardım etme kültürü, fakir ve muhtaçlara yardım etmenin ve onları kollamanın en önemli dayanağıdır.