Kur’an-ı Kerim canlı bir varlıktır; insanların amel, ahlak ve inançlarına şahittir; kıyamette de insan ile uyumlu bir sûrette ortaya çıkacaktır. İşte bu Kur’an-ı Kerim, kendisine bağlı ve saygısını gözeten kimseye şefaat edecektir; saygısını gözetmeyen ve bağlı olmayan kimselerden de şikayet edecektir. Kur’an hem sakındırmakta ve hem de emretmekte. Kur’an-ı Kerim, bütün insanları cennete girmeye emretmekte ve cehennemden de sakındırmaktadır. Dünya hayatında Kur’an’ın emir ve nehyine uyan, Kur’an’ın diline aşina olan, müsait bir hali olup Kur’anî rahmet yağmurundan yararlanan insanlar, kıyamet günü Kur’an’ın şefaatinden yararlanacaklardır. Kur’an-ı Kerim, yüce Allah’ın rahmet yağmuru mesabesindedir.
Varlık letafetinde çekişme olmayan yağmur
Bahçede lale yeşertir, tuzlakta diken
Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
“Ve biz, Kur'ân’dan, inananlara şifâ ve rahmet olan âyetleri indirmedeyiz ve bunlar, zâlimlerin ancak ziyanlarını arttırır.” [1]
Eğer insan, Kur’an-ı Kerim’in hizmetinde olabilecek kapasitede olsa, Kur’an devletinin ışığında devlete ulaşacaktır.
Ey Hafız, fakirlikte ve karanlık gecelerin halvetinde
Dilinde dua ve Kur’an dersi oldukça sana keder yok
Hafız gibi seher uyaklığı ve esenlik dileği
Ne yapabildiysem, hep Kur’an devletiyledir
İnsan Kur’an sayesinde hem dünya, hem ahiret ve hem de mevla ziyaretine ulaşır.
İmam Cafer-i Sadık (a.s), babaları aracılığıyla Allah Resulünden (s.a.a) şöyle rivayet etmektedir:
“Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Ey insanlar! Siz şimdi dünyadasınız/uzlaşı evindesiniz. Yolculuğun başındasınız ve hızla götürüleceksiniz. Görüyorsunuz ki gece, gündüz, güneş ve ay her yeniyi eskitmektedir; her uzağı yakınlaştırmaktadır ve vaadedileni getirmektedir. O halde uzak yolunuz için vesile/araçlar toplayın.
Mikdat b. Esved ayağa kalkıp dedi: Ey Allah’ın Resulü (s.a.a), uzlaşı evi ne anlama gelmektedir?
Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: Ulaştırıcı (insanı kabre veya ahiret menzillerine ulaştırılması üzere o evde iyi ameller biriktirme) ve ayırıcı ( insanı dünya bağımlılıklarından ayıran) evdir. O halde fitneler, karanlık geceler gibi üzerinize çullandığında Kur’an’a yönelin. Çünkü onun şefaati, (ona uyan kimse hakkında) kabul edilir; kötülüklerden haber verir ve sözü de (ona uymayan kimse hakkında) doğrulanır. Onu kendine kılavuz edineni cennete yöneltir ve (ondan öne geçip) onu geride bırakan kimseyi ise cehenneme sürükler. Kur’an, yolların en güzeline yönelten kılavuzdur; ondadır bölümleme, açıklama ve (gerçekleri) elde etme. Odur (hakkı ve batılı) ayıran. Şaka değildir o. Onun bir zahiri vardır; bir de batını. Zahiri hüküm/emirdir; batını ise ilimdir. Zahiri güzelliktir; batını ise derindir. Kur’an’ın yıldızları vardır ve yıldızların da yıldızları vardır. İlginçlikleri sayılamaz, acayiplikleri eskimez. Ondadır hidayet çerağları, hikmet nuru. Kur’an, sıfatı (Allame Meclisî (r.a): Mağfiret sıfatları, tanıma ve hüküm çıkarsama sıfatları) tanıyan kimse için irfan kılavuzudur. Öyleyse incelikleri görebilen kimse, onun sıfatını algılayıncaya kadar dikkatle bakmalıdır ki helaketten kurtulabilsin ve çaresizlikten kurtuluş yolunu bulabilsin. Çünkü düşünmek, basiretlinin kalbinin hayatıdır. Aydınlık arayan kimsenin karanlıklarda ancak ışık ile yol alabildiği gibi siz de iyi kurtuluş yolunu seçmeli ve az beklemelisiniz.” [2]
Bu hadiste dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan bazıları şunlardır:
a-Fitnelerle yüz yüze gelindiğinde, zorluklarla karşılaşıldığında ve şüphelere düşüldüğünde Kur’an’a sığınmak ve ilmî ve amelî sıkıntıları Kur’an’la aşmak gerekir. Çünkü bütün sıkıntılar, Kur’an’a bağlı olmamaktan ve ondan uzak kalmaktan kaynaklanmaktadır.
b-Kur’an’a uymakla saadet ve cennet kazanılır.
c-Kur’an-ı Kerim insanı en güzel, en sağlıklı ve en güvenilir yola yönlendirir.
Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
“Şüphe yok ki bu Kur’ân, insanları en doğru bir yola sevk eder ve iyi işlerde bulunan inanmış kimselere, gerçekten de büyük bir mükâfâta nâil olacaklarını müjdeler.” [3]
İmam Muhammed-i Bakır’dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:
“Ey Saad, Kur’an’ı öğrenin! Çünkü Kur’an, kıyamet günü en güzel sûrette görünecek ve mahlukat ona bakacaktır... Kur’an, izzet sahibi Rabbin huzuruna çıkacak ve şanı yüce Allah onu şöyle sesleyecektir: Ey yeryüzündeki hüccetim ve konuşan sadık kelamım, başını kaldır! İsteğin verilecek ve şefaatin kabul edilecektir.” [4]
Bu hadiste de dikkat edilmesi gereken noktalar şöyle sıralanabilir:
a-Kur’an dünyada en güzel varlık olduğu için kıyamette de en güzel sûrette görülecektir.
b-Kur’an, Allah’ın huzurunda şikayet edecektir.
c-Yüce Allah Kur’an’ı, yaratılmışlar üzerindeki hücceti olarak muhatap kılacak, isteğinin verileceğini ve şefaatinin de kabul edileceğini buyuracaktır.
Kur’an-ı Kerim kıyamette, Kur’an’dan bir ayetle aşina olup günah işleyen veya alkollü içeceklerden içen kimseyi şikayet edecektir.
Yüce Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
“Allah Resulü (s.a.a) Şam halkına şöyle buyurdu: Beni hak üzere seçen Allah’a andolsun ki, kalbinde bir ayet olup da içki içen kimse (bilmelidir ki) o ayetin her bir harfi kıyamette Allah’ın huzurunda o şahısla düşmanlık edecektir. Kur’an’ın düşmanlık ettiği kimseye Allah da düşman olacaktır. Allah’ın düşmanlık ettiği kimse ise cehenneme atılacaktır.” [5]
Bu hadisten anlaşılmaktadır ki Kur’an-ı Kerim de diğer canlı varlıklar gibi insanlar hakkında sevgi ve nefret, dostluk ve düşmanlık besleyecektir. Kur’an-ı Kerim dostlarına karşı dostça ve şefkatle, düşmanlarına karşı da düşmanca davranacaktır.
----------------------------------------------------------------------------
[1] İsra, 82
[2] Usul-u Kafi, Fazl’il Kur’an babı, 2. hadis
[3] İsra, 9
[4] Vesâil’uş Şia, c: 6, s: 165
[5] Müstedrek’ül Vesâil, c: 17, s: 46