Hamd önde de sonda da Allah-tebarek Teâlâ-yadır.
Allah’ın salât ve selamı âlemlere rahmet Muhammed Mustafa ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’i üzerine olsun…
Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırız.
İnkıraza doğru bir adım daha. Ellerimiz, kollarımız hepten bağlı. Ne’ye dayanmalı sorusuna vereceğimiz bir yanıtımız da yok üstelik. Kimsenin sonunu tahmin edemediği bir yoldayız. Bir yol ki menzilleri ahretin karanlığına ayet. Bir yol ki en büyük savunucuları bir bir onun eliyle tükenmekte. Ve bir yol ki toplumu hepten mahvetmekte.
Sözlerin derin yaralar açtığı devirleri çoktan geçtik. Çoktan tükettik şiirleri ve çoktan yıktık madde eliyle manevi kaleleri. Erkeği erkeklikten, kadını ise kadınlıktan men ettik. Her birimiz bir başka kimlik üstlendik. Kimilerimiz bir diğerini içinde bulunduğumuz şeraitin gerçekliğine inandırdı. İmanımızı para dolu, altın, gümüş dolu testilere sattık. Gerçek yüzünü bile bilmediğimiz düşüncelerin taşeronu olduk. Ve derken inkıraza bir adım daha.
Fatıma’nın yasına Yezid’in hülyalarını karıştırmaktayız bugün. Dertsiz günleri Ali’nin sevdasının mayası bilmekte, yoksulluğa, nizamsızlığa, adaletsizliğe rağmen rahat uykular çekmekte, cebimizdeki fazla paraları faiz çukurlarında murdar etmekteyiz. Ve siz kadınlar, sizleri tek tek bir uçurumun kenarında yok oluşu tecrübe ederken görmekteyiz. Hâlbuki ahlaksızlığın en büyüğüne muntazır olduğumuz bugünlerde siz Zehra’lara nasıl da ihtiyaç duymaktayız. Evet, sizlersiniz Zehra olanlar… Siz mümin kadınların her birisi bir Zehra’dır. Zehra yani Kevser’in ta kendileri…
İslamî inkılâbın yegâne amacı İslamî ahlakla yoğrulmuş insanı ortaya çıkarmaktır. İslamî ahlakla yoğrulmuş insanı ortaya çıkarmak yani her ne olursa olsun Tevhidî dünya görüşüyle yaşayan ve Muhammedî İslam’ın gereklerini her fırsatta insanlara tebliğ ve temsil boyutunda anlatan insanı kamusal alanda görünür kılmak. Ki bana göre tecrübe ettiğimiz inkırazdan kurtulmamız için gerekli reçete de burada, yalnızca İslamî inkılâbın bizde yaratacağı bu değişimde yatmaktadır. İşte siz kadınlar ise; tüm bu şerait içinde bu reçetenin uygulayıcıları ve toplumun Zehra’ları olacaksınız.
Kimileri bize sordukları gibi sizlere de şöyle bir soru yönelteceklerdir: “insanların cinsel dünyalarını alelade yaşayarak özgürleştikleri bu dönemde İslamî ahlak sınırlamalar koyarak nasıl özgürleşecektir?” Bu insanlara gerçekten Allah’ın ayetleriyle vereceğiniz binlerce yanıt vardır. Ama onlara kendi dünyalarından insanların verdiği yanıtlardan birkaçını da sunabilirsiniz.
Michelle Foucault bir modern dönem aydını. Gerçek bir Fransız. Varoluşçuların dünyayı Sartre ile bir kez daha sarstıkları, Oryantalizmin zehirlerini şah damarımıza kadar iğnelediği bir dönemde karşı-psikolojiciler diye ortaya çıkan bir düşünsel okulun öncülüğünü yapmıştı Foucault. Tam bir aydınlanma aydını olmasına rağmen, Freud ve yandaşlarına, Marks ve materyalistlerine, Hegel ve modernistlerine gerçekten öyle yaralayıcı darbeler vurmuştur ki onun izinden giden Propp gibi aydınlar daha sonraları Descartes gibi bir din haline getirilen bilimin kurucularından olan düşünce adamlarının sistemlerini yerle yeksan eden düşünce sistemleri ortaya çıkarmışlardır. İşte o Michelle Foucault Cinselliğin Tarihi başlıklı kitabında şöyle bir tanım yapıyor: “cinsel dünyalarını tüm hepimize açarak, onu umumileştirerek özgürleşeceğini iddia eden insanlar, yanılıyorlar, aksine insanlar cinselliklerini gizli kılarak dünyayı özgür kılarlar”. İşte bir modern dönem aydınlanmacı aydınının sözleri. Cinselleşerek özgürleşeceklerine inanan insanlara yanıtı. Ve siz kadınlar da İslamî inkılâp yoluyla yaratmak istediğiniz değişime karşı duran mürtet düzen müptelalarına böyle yanıtları vermekten bir an bile beri durmamalısınız. Çünkü sizler bu değişimin öncüleri olacaksınız.
Her Kadın Bir Zehra’dır
Sizlerin inancını erkeklerin toplumdaki baskınlığı yıkmasın. Kadın ve erkek hiçbir şekilde toplumsal düzende birbirinden ayrılmadı bugüne kadar İslam’da. Allah nizamında böyle bir ayrıma yer yoktu ve olmazdı da. Erkeğin üstün olduğuna inanan düşünce cahiliye hayatından kalmıştı. Arapların cahiliye geleneklerinden biri olan bu olgunun bizin Muhammedî inkılâbımız içerisinde bir yeri yoktur. Bakınız Allah(a.c) ne buyuruyor: ey inananlar, şüphe yok ki biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi aşiretler ve kabileler haline getirdik ki tanışın diye; şüphe yok ki Allah katında sevabı en çok ve derecesi en yüce olanınız en fazla çekineninizdir; şüphesiz Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.(Hucarat 13) İşte Allah’ın hükmü. O yüce yaratıcı, siz kadınlarla erkekleri hiçbir şekilde birbirinden ayırmıyor ve sizleri de, erkekleri de yalnız ve yalnız Allah’a itaatiniz ölçüsünde değerli kılıyor. Ancak İslam size çok daha üstün bir görev yüklüyor. Ve sizi çok daha önemli bir imtihana öncü kılıyor. Sizlere evlerin hâkimiyetini veriyor İslam. Çocukların yetiştirilmesi görevini veriyor size. Toplumun yeniden inşası ve geleceğin inşası görevini veriyor.
Sizler erkekleri de dünyaya getirenlersiniz. Erkekleri yetiştiren, toplumda gerçek insanlar haline getiren de sizlersiniz. Sizler ahlaklı bir toplumun tohumlarını atan, onu büyüten ve yeşertenlersiniz. Sizler kadınlarsınız yani İslam’ın Zehra’larısınız.
Emevi ve Abbasi İslam’ı bize kadının toplum hayatında yeri olmadığı gerektiğini öğretti asırlarca. Devletin hizmetindeki âlimler bu konuda hadisler uydurdular. Derken kadınları toplum hayatından çıkardılar, gölge karakterler haline getirdiler. Ama Hz. Fatıma gerçek bir kadın olarak İslam hayatında değil miydi? O her an İslam’da aktif bir kadın değil miydi? Resul’ün kızı, Ali’nin karısı, Hasan ve Huseyn’nin annesiydi ama Fatıma’yı tek başına Fatıma yapan ona özgü şeyler de vardı. Ali Şeriatî’nin dediği gibi “Fatıma bunların hepsi olabilir ama bir de Fatıma Fatıma’dır”. İşte bu “Fatıma Fatıma’dır” sözü sizlere her şeyi anlatmalıdır. Fatıma tek başına Fatıma’dır. O gerçek bir İslam kadınıdır. İslam’ın insanlara örnek olarak gösterdiği İslam kadını. Gerektiği zaman bir erkek gibi hatta bir erkekten daha fazla hiddetli, hakkın ismi geçtiğinde ise çok uysal. Çocuklarının eğitiminde hiç eksiksiz her şeye koşan bir eğitmen, savaşlarda hemşirelik eden bir İslam sevdalısı. Güzel sözden ve ağır başlılıktan hayatı boyunca tek bir derece yitirmeyen bir iffet abidesi. İşte İslam’ın tüm çağlardaki kadınların hepsine örnek olarak sunduğu ve Kur’an-ı Mecit’te Kevser olarak tanıtılan İslam kadını. Allah’ın ona ve onun gibi İslam kadınlarına verdiği isim budur işte: Kevser.
Zehra tüm mümin kadınların ismidir. Onlar savaşlara kalpleriyle katılır ve büyük cihadı gönüllülükle üstlenirler. Toplumun her alanında etken bir özne olarak görev alırlar. Evlatlarını İslamî ahlakla yoğururlar. Her şeyi gerçek İslam’ın önerdiği gibi yapmaya çabalarlar.
Kadın toplumun mihenk taşıdır. Sizler bir toplumun dönen çarklarısınız. Ve bilinmelidir ki bir toplumda aksayan bir şeyler varsa sorunun ana muhataplar öncelikle kadınlardır. Toplumu şekillendiren, ona koca bir canlılık veren kadınlar…
Bilinmelidir ki kadının cehaleti toplumun cehaletidir. Ve önderi Fatıma olan kadınlar cehaleti kendilerine vurulmuş koca bir leke olarak görmelidirler. Onlar bu lekeyi taşımamalı ve Zehraların ilimle parlayan dünyasını İslam toplumuna açmalıdırlar.
Toplumu Zehrasız bırakmayın ey Kadınlar! Sizlerin cehaletinin gerekliliği üzerine hadislerin uydurulduğu zamanlar da yaşayan bu ümmetin cehaletinin yegâne sebebi toplumun Zehrasız kalmasıdır. Salih bir toplum yalnız Zehralardan oluşandır. İslamî inkılâbın temel isteklerinden biri Zehraların toplumda artmasıdır. Bununla birlikte Kuranî, Muhammedî bir neslin yetişmesidir. Ve sizlerin görevi önce Zehra olmak, sonra da Zehraları çoğaltmaktır.
Cinselliği güdümleyerek özgürleşeceğine inanan günümüz insanının çok vahimdir. Toplum bir inkırazın ortasında, Zehrasız kalmış, pusulasız kalmıştır. Zehrasız, pusulasız kalışın da yegâne nedeni insanoğlunun Kuran’dan bihaber oluşudur. Öyle ki Kur’an insanoğluna şöyle seslenir: And olsun asra, şüphe yok ki insan ziyandadır(Asr 1-2).
Cinselliği ile özgürleşeceğine inananlara siz Zehraların vereceği yanıt İslam’ın cinselliği mahremiyete çektiği gerçeğidir. Onlara demelisiniz ki cinselliğinizi gerçek bir ahlaki nizama oturarak sizin şerefinizi koruyor İslam ve sizleri hayvanlardan ayırıyor. Ve Allah bu konuda size şöyle buyuruyor: size bir kitap indirdik ki (o) kitapta şerefiniz, yüceliğiniz anılmaktadır(Enbiya 10). İşte İslamî ahlakın insanı yüceltişi ve onu özgürleştirişi.
İnkırazdan beriye bir adım atış olacak, siz Zehraların hareketi. Sizlerin sunacağı dünya bizlere Kevser’e doğru akan yolu gösterecek ve İslamî hicretin menzillerin daha rahat idrak edebilme gücü sağlayacaktır. Siz kadınlar Fatıma’nın yaptığı devrime kulak verin ve kendinizde İslamî inkılâba doğru akacak gücü bulun. Bu sizde var olan bir güçtür bilmelisiniz ve Muhammedî İslam sizinle büyüyecek bunun da farkına varmalısınız. Çünkü sizler mümin kadınlarsınız ve her mümin kadın gibi sizler de Zehralarsınız!...