Erenler 6
Ehl-i Beyt muhipleri tarafından Ehl-i Beyt adına düzenlenen anma merasimlerin Ehl-i Beyt İmamları’nın, özellikle Hz. Hüseyin'in (a.s) anısını ihya etmek amacıyla düzenlendiğinde şüphe yoktur. Bu anma törenleri öyle köksüz bir hissî davranışın ifadesi de değildir. Aksine Ümeyye Oğulları, selefleri ve hâleflerinin sundukları saptırılmış İslâm anlayışı karşısında Resulullah'ın (s.a.a) getirdiği hakikî İslâm'ın savunulması yolundaki ilâhî haykırış ve kıyamın unutulmamasıdır.
Hz. Hüseyin'in kıyamı, taşıdığı ender özellikleriyle asırlar boyunca eskimeyen bir ilâhî mesajdan ve keskin hüccetten ibarettir. Bu yüzden bu kıyamı anmak, ümmetin uyanması ve uyanık olanların ise zâlim hâlifelerin İslâm’ı saptırma yolundaki çaba ve desiselerine karşı koyması ve mücadele vermesi için bir itici güç olmuştur. İşte bunun içindir ki, Ehl-i Beyt İmamları, ashaplarını Hz. Hüseyin'in yasını anmaya emretmiş; kendileri de buna özel bir itina göstermişlerdir.
İslâm’ı Ehl-i Beyt’ten öğrenmeyenler, Hz. Hüseyin’e (a.s) yas merasimi düzenlemeyi bir bid’at sayabilir; hatta Ben-i Ümeyye’ye uyarak, Hz. Hüseyin’in (a.s) şahâdet gününü bayram bile yapabilir; böylece Hz. Resulullah'ı (s.a.a) rencide edip, Fâtımat-üz Zehra’nın kalbini yaralayabilirler. Ama Peygamber-i Ekrem’in vasiyetine uyarak Kur’an ve Ehl-i Beyt'e sarılanlar, aşağıda nakledeceğimiz sahih hadisler gereğince, her yıl Hz. Hüseyin'in şahâdet yıl dönümünde yas merasimleri tertipleyip o imama ağlar; ve onun düşmanlarına lânet ederler. Böylece amel, fikir ve hissîyatlarıyla Peygamber-i Ekrem ve Ehl-i Beyti’ne bağlı olduklarını bildirir ve bunların düşmanlarından beraat ederler. Allah-u Teâla buyurmuştur ki:
"Allah, bir adamın göğsünde iki kalp yaratmış değildir..." (Ahzab/4) Bu ayetten anlaşılıyor ki, Ehl-i Beyt'in düşmanlarına kalbinde bir zerrecik muhabbeti olan şahsın, Ehl-i Beyt'i sevmeyi iddia etmesi, Kur'an'ın kabul etmediği boş bir iddiadan ibarettir.
Biz bu makalede Hz. Hüseyin’in (a.s) uğradığı musibete ağlamanın sevabı ve onun kâtillerine lânet etmenin sevabı hakkındaki Ehl-i Beyt İmamları’ndan nakledilen hadisleri aktaracağız:
1. Hadis:
Büyük Ehl-i Beyt alimlerinden merhum Şeyh Abbas Kummî “Nefes-ul Mehmum” adlı eserinde kendi senediyle kâmil muhaddis, İmam-ı Zaman Hz. Mehdinin duasıyla dünyaya gelmiş olan, büyük Ehl-i Beyt alimi Saduk lakabıyla tanınan Ebi Cafer Muhammed İbn-i Ali İbn-i Babeveyh el Kummî'den, o da Maceleveyh diye tanınan yüce şeyh muhammed İbn-i Ali İbn-i Ebu Kasım’dan, o da muhaddislerin üstatlarının üstadı Ebu Hasan Ali İbn-i İbrahim Kummî'den, o da güvenilir ve âdil olduğu ispatlanmaya bile ihtiyaç olmayan değerli ve eski şeyhimiz Ali İbn-i İbrahim'in babası olan İbrahim İbn-i Hâşim’den, o da Reyyan İbn-i Şebib'den rivayet etmiştir ki o şöyle dedi:
"Muharrem ayının ilk gününde Hz. Eb-ul Hasan Rıza’nın (a.s) yanına vardım; o bana: "Ey İbn-i Şebib, oruçlu musun? dedi. "Hayır" dedim. İmam Rıza: “Bu gün Hz. Zekerya’nın "Ey Rabb’im, kendi indinden bana pâk (temiz) bir soy ver; Sen dua'yı işitensin" diyerek Rabb’ine (A.C) dua ettiği gündür. Allah onun duasını kabul buyurdu ve meleklere emretti ki, Zekerya mihrapta durup namaz kılarken şöyle nida ettiler: "Allah seni Yahya ile müjdeliyor."
“Kim bugün oruç tutar sonra Allah’a (A.C) dua ederse, Allah onun duâsını kabul eder; nasıl ki Zekerya'nın duasını kabul buyurdu.” Sonra şöyle dedi:
“Ey Şebib oğlu! Câhiliyet dönemindeki Araplar bile Muharrem ayının hürmetini riayet ederek bu ayda savaş ve zulmü yasak bilirlerdi. Oysa, bu ümmet ne bu ayın saygısını ve ne de kendi Peygamberlerinin hürmetini gözettiler. Bu ayda Peygamberin soyunu öldürdüler ve bu ailenin hanımlarını esir aldılar; varlıklarını yağmaladılar; Allah bu günahlarını affetmesin!.”
“Ey Şebib oğlu, bir şeye ağlayacak olursan Ali İbn-i Ebu Tâlip oğlu Hüseyin'e (a.s) ağla! Onun başını bir koçu keser gibi kestiler; ve bunun yanı sıra ailesinden dünyada benzerleri olmayan 18 yiğidi öldürdüler. Yedi kat gök ve yedi kat yer Onun ölümüne ağladı; dört bin melek gökten ona yardım etmek için indiler; ama (ilahî takdir gereği) Hz. Hüseyin'in şehit olduğunu gördüler, bu melekler Hz. Mehdi (a.f) kıyam edinceye kadar mahzun ve üzgün bir hâlde Hz. Hüseyin'in kabri etrafında bulunacaklar; bunlar Hz. Mehdi (a.f) kıyam edince onun yâranı arasında yer alırlar. Bunların sloganları "Ya lı sara til Hüseyin" (Hüsey'nin kanının davacıları) olacaktır.”
“Ey Şebib oğlu, babam kendi babasından o da büyük babasından (Zeyn-ul Âbidin "a.s") rivayet etmiştir ki: Hz. Hüseyin şehit düştüğünde gökten kan ve kırmızı toprak yağdı.”
“Ey Şebib oğlu, eğer Hüseyin’e (a.s) gözünün yaşı yanaklarına sarkacak şekilde ağlarsan, Allah senin büyük olsun küçük olsun az olsun çok olsun bütün günahlarını bağışlar.”
“Ey Şebib oğlu, eğer Allah'ın huzuruna hiç bir günahın olmadan çıkmak istiyorsan, Hz. Hüseyin (a.s)'ı ziyaret eyle.”
“Ey Şebib oğlu, Peygamber (s.a.a) ile Cennette bina edilmiş olan odalarda yerleşmek istiyorsan Hüseyin’in (a.s) kâtillerine lânet oku!”
“Ey Şebib oğlu, Hüseyin (a.s) ile birlikte şehit düşenlerin sevabı kadar sevap elde etmek istiyorsan, ne zaman Hüseyin (a.s)'ı hatırlasan "keşke onlarla birlikte olaydım da yüce makama erişseydim." de.”
“Ey Şebib oğlu, Cennetin yüce derecelerinde bizimle birlikte olmak istiyorsan, üzüntü ve sevincimize sen de ortak ol, bizim velâyetimize sarıl (bizi kendine veli ve imam bil). Zira bir adam eğer bir taşa bile bağlı olsa, Allah onu kıyamet günü o taşla birlikte mahşere getirtir.”
2. Hadis:
Önceki hadiste açıkladığımız senetle (râvîler silsilesiyle) değerli şeyh Nu'man oğlu Muhammed oğlu Muhammed Mufid'den, o da Kâmil şeyh Eb-ul Kasım Kûleveyh oğlu Muhammed oğlu Cafer Eb-ul Kasım el Kummi'den, o da İbn-i Velid'den, o da Saffar'den, o da İbn-i Eb-ul Hattab'dan, o da İsmâil oğlu muhammed'den, o da Akabe oğlu Said'den, o da Ebu Harun Mekfuf'dan rivayet ediyor ki, şöyle dedi: "Ben İmam Cafer Sâdık’ın (a.s) yanına vardım; İmam Sâdık (a.s): “Hz. Hüseyin'in yasında şiir oku!” dedi. Ben de okudum; ama O: “Böyle değil, kendinize nasıl okuyorsanız öyle oku! Hz. Hüseyin’in (a.s) kabrinin yanında nasıl okuyorsanız öyle!” dedi. Ben şu şiirleri okudum:
Hüseyin'in kabrine uğrasan pâk vücuduna şöyle seslen... İmam Sâdık ağlamaya başladı; o ağlamaya başlayınca ben durdum; "devam et" dedi. Ben okumayı sürdürdüm; O bana: “Daha fazla oku” dedi; ve ben şiir okumaya devam ettim.
İmam Sâdık yine ağladı; ve hanımlar da yüksek sesle ağlamaya başladılar; ağlama sesleri kesilince, İmam Sâdık (a.s): “Ey Ebu Harun, kim Hz. Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur ve on kişiyi ağlatırsa, onun mükâfatı Cennettir.” buyurdu. Sonra bir kişiye varıncaya kadar sayıyı azalttı; ve: “Kim Hüseyin (a.s) hakkında şiir okuyup bir kişiyi ağlatırsa, onun mükâfatı Cennettir" dedi. Sonun da ise: "Kim Hüseyin’i (a.s) hatırlayıp ağlarsa, onun mükâfatı Cennettir" dedi.
Yukarıda geçen birinci şiir İbn-i Nûman'ın açıkladığı üzere (1) Seyyid Himyeri'ye aittir.
3. Hadis:
Birinci hadiste açıkladığımız râviler silsilesiyle Şeyh Saduk'tan, o da İbn-i Abbas'tan rivayet etmiştir ki: Ali (a.s) Resulullah’a (s.a.a) :
“Ya Resulullah, Sen Âkil'i seviyor musun?” dedi. Hazret: “Evet, ben onu iki yönden seviyorum; biri, kendisi için, bir de Ebu Tâlib'in onu sevdiği için. Onun oğlu senin oğlunun muhabbeti üzere şehit olacaktır. Müminlerin gözleri onun için yaşaracak ve mukarreb melekler ona salat gönderecektir.” buyurdu. Sonra Resulullah (s.a.a) gözlerinin yaşı sinesine akacak şekilde ağlamaya başladı. Sonra da: "Yakınlarımın benden sonra uğrayacakları eziyet ve zulümleri Allah'a şikâyet ediyorum" dedi.
4. Hadis:
Değerli Şeyh Eb-ul Kasım'a ulaşan, önceden açıkladığımız senetle, o da Mesme Kurdin'den rivayet etmiştir ki, o şöyle dedi: İmam Cafer Sâdık bana:
"Ey Kurdin, sen Iraklısın, acaba Hüseyin’in kabrini ziyaret etmeğe gidiyor musun?" dedi. "Hayır" dedim. "Ben Basra’da tanınmış bir şahısım; bizim bulunduğumuz yerde bu hâlifeye bağlı bulunanlar var. Nâsıbî (Ehl-i Beyt düşmanı) kabilelere mensup bir çok düşmanımız vardır. Bunların Süleyman oğulları nezdinde beni ihbar etmesinden ve neticede onların baskısına duçar olmaktan endişe duyuyorum."
“Acaba” dedi “Hz. Hüseyin'in başına gelen musibetleri hatırlamıyor musun?”
"Hatırlıyorum" dedim.
"O zaman üzüntü duyup ağlıyor musun?"
"Evet vallahi" dedim. "Ağlıyorum; bu hâlimden ailem bile haberdar oluyor; ağlamaktan yemek bile yiyemiyorum; ve bu durumum yüzümden anlaşılıyor."
"Allah senin göz yaşlarını esirgesin" dedi. "Sen bizim sevinç ve üzüntümüzü paylaşanlardansın. Sen ölüm zamanında, babamın, baş ucuna gelip ölüm meleğine senin hususunda tavsiyede bulunmasına, ölümünden önce seni sevince boğacak müjdeler vermesine şahit olacaksın. Göreceksin ki, ölüm meleği sana karşı, şefkatli bir ananın çocuğuna olan şefkatinden daha merhametli davranacaktır."
Sonra İmam Sâdık (a.s) ağladı; ve ben de onunla birlikte ağladım. Sonra şöyle dedi:
“Allah'a hamd olsun ki, biz Ehl-i Beyt'i merhametiyle, yaratıklarının çoğundan üstün kıldı; biz Ehl-i Beyt'e merhametiyle özel mevki verdi.
Ey Mesme, yer ve gök, Emir-ül Mümininin şahâdetinden bu yana bize ağlıyor. Bize ağlayan meleklerin sayısı ise daha fazladır... Bize ve başımıza gelenlere acıyarak ağlayan herkesin, henüz gözünden yaş çıkmadan Allah ona acır. Yanaklarının üzerine akan gözyaşı damlalarından biri cehenneme düşecek olursa, cehennemin ateşini söndürür, öyle ki, artık sıcaklığı kalmaz. Bizim için üzülen insan, ölüm zamanı, Cennetteki havuzda bize kavuşmuş kadar sevinir. Kevser Havuzu bizi sevenlerin gelmesiyle sevinir; ve ondan içen dostumuz, beklemediği tatları alır...”
5. Hadis:
Mezkur senetli Şeyh Eb-ul Kasım Cafer İbn-i Kûleveyh-i Kummi (r.a)den, o da kendi senediyle Abdullah İbn-i Bukeyr'den rivayet etmiştir ki: Abdullah İbn-i Bukeyr şöyle dedi:
"Ben İmam Cafer Sâdık (a.s) ile birlikte hacca gittim...
İmam Cafer Sâdık’a şöyle dedim:
"Ey Resulullah’ın torunu! Eğer Hz. Hüseyin'in kabri kazılacak olursa, o kabirde bir şey bulunur mu?”
İmam Cafer Sâdık: "Ey İbn-i Bukeyr” dedi. “Ne de büyük bir sual eyledin. Hüseyin İbn-i Ali (a.s) babası annesi kardeşi ile birlikte Resulullah'ın bulunduğu Cennetteki yerde bulunuyorlar; ve onunla birlikte rızıklanıyor ve ağırlanıyorlar. Hüseyin (a.s) arşın sağından asılıp şöyle diyor:
‘Ey Rabb’im, bana verdiğin vaadini gerçekleştir.’ O, kendi ziyaretçilerine bakıyor; onların isimlerini ve babalarının adlarını ve taşıdıkları azıklarını iyice biliyor; bir adamın kendi çocuğu hakkındaki bilgisinden daha fazla haberdardır o; o, kendisine ağlayana bakıp ona Allah'dan bağış dilemekte ve babasından ona bağış dilemesini istemektedir; ve şöyle der: Ey ağlayan! Eğer Allah Teâla’nın sana hazırladığı nimetlerden haberdar olsaydın, şüphesiz üzüntünden çok, sevinirdin. Hüseyin (a.s) onun her günah ve hatası için bağış diler.”
6. Hadis:
(Mezkur senetle) Muhammed İbn-i Ali İbn-i Babeveyh-i Kummî (r.a) senetli olarak, İmam Rıza (a.s)'dan rivayet etmiştir ki, İmam Rıza (a.s) şöyle dedi:
“Bizim musibetlerimizi duyup bize yapılan hürmetsizliklere ağlayan kimse, kıyamet günü bizim derecemizde olur. Bizim musibetlerimizi duyup ağlayan veya ağlatan kimse, gözlerin ağladığı gün ağlamaz; bizim anımız için kurulan meclislerde oturan şahsın kalbi, kalplerin öldüğü günde ölmez.” (1)
7. Hadis:
Kendi senedimle Şeyh-ut Taife Tusî'den, o da muttasıl senetle Eban İbn-i Tağlib'den, o da İmam Sâdık (a.s)'dan rivayet etmiştir ki, İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurdu:
"Bizim mazlum halimize üzülen şahsın nefesi zikirdir; onun kaygı ve üzüntüsü ibadettir; ve bizim sırrımızı gizletmek Allah yolunda cihattır." Sonra İmam Sâdık buyurdu ki: "Bu hadis altınla yazılmalıdır."
8. Hadis:
Mezkur senetle Şeyh-i Fakîh Ebu Kasım Cafer İbn-i Kuleveyh'den, o da İbn-i Harice'den, o da İmam Cafer Sâdık'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Hz. Hüseyin (a.s): "Ben gözyaşlarının şehidiyim. Ben mihnetle şehit edildim. Benim kapıma gelen bir mihnetlinin, Allah tarafından kendi ailesine sevinçli olarak döndürülmesi layıktır."
9. Hadis:
Muttasıl senet ile Rabi İbn-i Munzır Hz. Hüseyin'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Bizim için gözlerinden bir damla yaş döken veya gözleri yaşaran her şahsı, Allah Teâla uzun süreler Cennette yerleştirir.”
10. Hadis:
Mezkur senetle Şeyh Eb-ul Kasım Cafer İbn-i Kuleveyh'den, o da kendi senediyle Ebu İmaret el-Münşid'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İmam Sâdık (a.s)'ın huzurunda Hüseyin’in ismi anılsaydı, o gün akşama kadar İmam Cafer Sâdık (a.s) tebessüm hâlinde görülmezdi. İmam Cafer Sâdık (a.s) şöyle buyuruyordu:
"Hüseyin'i anmak her müminin gözünün yaşını akıtır."
11. Hadis:
Şeyh Ali İbn-i İbrahim'e ulaşan muttasıl senedimle, o da babasından, o da İbn-i Mahbub'dan, o da Muhammed'den, o da İmam Muhammed Bâkır (a.s)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
İmam Zeynel Âbidin (a.s) şöyle diyordu:
“Bir müminin gözyaşları Hz. Hüseyin için yanaklarına doğru akarsa, Allah onu uzun süreler boyunca yerleşip kalacağı Cennet odalarına yerleştirir. Düşmanlarımız vâsıtasıyla bizlere ulaşan eziyetlerden dolayı, yanaklarına akacak şekilde ağlayan mümini, Allah, Cennetteki doğruluk yerine yerleştirir. Bizler için bir eziyete katlanan ve bir musibet neticesinde yanaklarını ıslatacak şekilde gözlerinden yaş akıtan şahsın, kıyamet günü Allah yüzünden eziyetleri uzaklaştırır ve kendi gazabından ve ateşten uzak tutar.”
12. Hadis:
Şeyh Saduk'a ve Muhammed İbn-i Ali İbn-i Babeveyh Kummî'ye varan senetle, o da Kummi'lerin Şeyhi Abdullah İbn-i Cafer Himyeri'den, o da Ahmed İbn-i İshak İbn-i Muhammed el Ezûdi'den, o da İmam Cafer Sâdık'tan şöyle rivayet etmiştir;
İmam Cafer Sâdık’ın Fuzeyl'e şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Oturup bir birinize hadis okuyor musunuz?”
Fuzeyl: "Evet sana feda olayım" dedi.
İmam Sâdık (a.s): “Ben o meclisleri seviyorum, sizler bizim şânımızı ihya eyleyin. Allah bizim şânımızı ihya edene rahmet eylesin!”
“Ey Fuzeyl, kim bizi anar veya bir başkası bizi anar ve onun gözlerinden bir sineğin kanadı kadar yaş çıkarsa, Allah onun günahını bağışlar; günahı denizlerin köpüğü kadar olsa bile!”
13. Hadis:
İmam Cafer Sâdık (a.s)'dan şöyle rivayet edilmiştir:
İmam Cafer Sâdık (a.s) bana: “Ey Eba İmâre, Hz. Hüseyin için şiir oku” dedi. Ben de okudum; o da ağladı; sonra tekrar okudum; o yine ağladı; sonra Ebu İmâre şöyle ekliyor:
“Allah'a andolsun ki, ben hep okuyordum; ve o da ağlıyordu. O kadar ki, evinden (ailesinin bulunduğu bölümden) de ağlamak sesini duydum." Sonra İmam Cafer Sâdık bana şöyle dedi: “Kim Hz. Hüseyin (a.s) için bir şiir söyler ve elli kişiyi ağlatırsa, Cenneti hakkeder (Cennete girer). Eğer Hüseyin (a.s) için bir şiir söyler ve 30 kişiyi ağlatırsa Cennete girer; eğer bir kimse Hüseyin (a.s) için bir şiir söyler ve 20 kişiyi ağlatırsa Cenneti hakkeder. Eğer bir kimse Hüseyin (a.s) için şiir okur ve 10 kişiyi ağlatırsa Cenneti hakkeder. Eğer bir kişi Hüseyin (a.s) için bir şiir söyler ve bir kişiyi ağlatırsa Cenneti hakkeder; kim Hüseyin (a.s) için şiir söyler ve kendisi ağlarsa Cenneti hakkeder; kim Hüseyin (a.s) için bir şiir okur ve üzülürse Cenneti hakkeder.” (1)
14. Hadis:
Rivayet edilmiştir ki: Bizler Kûfe’li bir cemaatle birlikte Hz. İmam Cafer Sâdık (a.s)'ın huzurunda idik. Cafer İbn-i Affan İmam Sâdık'ın huzuruna geldi. İmam kendi yakınında ona yer verdi. Sonra: "Ey Cafer " dedi. O: "Lebbeyk! Ben sana feda olayım" diyerek karşılık verdi. İmam Sâdık: “Ben senin Hz. Hüseyin (a.s) için şiir söylediğini ve bu işi iyi başardığını duydum" dedi. O: "Evet ben sana feda olayım” dedi. İmam (a.s): “Oku” dedi: o da okumaya başladı. İmam Sâdık ağladı; yanında bulunanlar da ağladılar; o kadar ki, İmam'ın göz yaşları yüzünü ve sakalını ıslattı. Sonra şöyle dedi. “Ey Cafer! Andolsun Allah'a ki, Mukarreb melekler bu mecliste hazır idiler; ve senin Hz. Hüseyin (a.s) hakkındaki sözlerini duyup bizim gibi ve bizden daha çok ağladılar.”
“Ey Cafer, Allah senin için Cennetini baştan başa hak kıldı; ve senin günahlarını bağışladı.” Sonra: “Ey Cafer” dedi. “Yine daha da artırayım mı?” Cafer: "Evet efendim” dedi.
İmam Sâdık buyurdu ki: “Her kim ki, Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir söyler ve ağlar ve ağlatırsa, Allah bunun için Cenneti ona hak kılar ve onu bağışlar.”
15. Hadis:
Şeyh Saduk' a ulaşan senetle rivayet ediyorum ki, Şeyh Saduk İbn-i Mesrur' dan, o da Amir' den, o da amcasından, o da Ebu Mahmut oğlu İbrahim' den rivayet ediyor ki: İmam Rıza (a.s)’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Muharrem ayı öyle bir aydır ki, câhiliyet Arapları bile o ayda savaşmayı haram bilirlerdi; böyle bir ayda bizim kanımızı helâl bildiler; ve hürmetimiz çiğnendi; evlat ve ailemiz esir edildi; barınaklarımız yakıldı; bütün mal varlığımız yağmalandı; ve Resulullah'ın yakınları olan bizlere hürmet göstermediler.”
“Hüseyin'in başına gelen hâdise (Âşura günü hâdisesi) bizim yüreklerimizi yaralamış, yaralarımızı kanatmış ve göz yaşlarımızı akıtmış; Kerb ve Bela çölünde bizim azizimizin hürmetini çiğnetmiş, ve haşre dek bizlere keder ve bela yüklemiştir. Hz. Hüseyin (a.s) gibi birisine ağlayanlar ağlasın! Çünkü ona ağlamak büyük günahları yok eder.”
Sonra şöyle devam etti:
“Muharrem ayı girdiğinde babamın güldüğü görülmezdi; on günü hep hüzünle geçirirdi. Muharremin onuncu gününü ise, kendisine mûsibet, hüzün ve ağlama günü yapardı ve: "Bu, Hüseyin (a.s)ın katledildiği gündür" derdi.
16. Hadis:
İmam Rıza'nın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Aşûra günü işini, tatil eden (bırakan) şahsın,Allah dünya ve âhiret ihtiyaçlarını giderir. Kim Aşûra gününü yas ve ağlama günü yaparsa, Allah Teâla kıyamet gününü ona neşe ve sevinç günü kılar; ve onu Cennette bizi görmekle hoşnut eder; ve kim Aşûra gününü bereket günü sayarsa ve o gün evi için bir şey alırsa, Allah ona bereket vermez; ve kıyamet günü Yezit, Ubeydullah İbn-i Ziyat ve Ömer İbn-i Sa'd (Allah'ın lâneti onlara olsun) ile mahşere getirir; ve cehennemin en alt tabakasında ona yer verir.”
17. Hadis:
Muttasıl senetle Şeyh Saduk'tan, o da Resulullah'tan (s.a.a) rivayet etmiştir ki:
“(Hz Mûsâ'nın (a.s) Allah'tan bir şey istemesi üzerine) Allah'tan Hz. Mûsâ'ya vahiy geldi ki: “Ey Mûsâ, eğer âlemin yaratılışından sonuna kadar kimin bağışlanmasını istesen icabet ederim, ama Hüseyin'in (a.s) kâtili hariç, ondan intikam alacağım.”
18. Hadis:
Muttasıl senetle İbn-i Kuleveyh'den, o da kendi senediyle İmam Cafer Sâdık'tan (a.s) rivayet etmiştir ki:
“Yahya b. Zekerya'nın kâtili haramzâde idi; Hz. Hüseyin'in kâtili de yine haramzâde idi. Gökyüzü yalnız Hz. Yahya ve Hz. Hüseyin'in (a.s) şahâdeti için ağladı.”
19. Hadis:
Muttasıl senetle İbn-i Kuleveyh'ten, o da kendi senediyle Davut Rıkki'den rivayet etmiştir ki: "Ben İmam Cafer Sâdık'ın (a.s) yanında idim. Su istedi, su getirdim; suyu içtikten sonra gözlerini yaş kapladı. Sonra şöyle dedi:
"Ey Davut, Allah Hüseyin'i (a.s) öldürene lânet etsin. Kim su içtiğinde Hüseyin'i (a.s) hatırlar ve onun kâtiline lânet okursa Allah Teâla ona yüz bin sevap yazar ve onun yüz bin günahını affeder ve onun makamını yüz bin derece yükseltir ve yüz bin köle azat etmiş gibi olur ve Allah onu sevinçli ve mutlu olarak haşr eder.”
20. Hadis:
Muttasıl senet ile sıkat-ul İslâm Kuleyni'den, o da kendi senediyle Davut b. Ferkad'dan rivayet ediyor ki:
"Ben İmam Cafer Sâdık'ın (a.s) evinde oturmuştum. Bir Raibi güvercinin öttüğünü gördüm; İmam Cafer Sâdık (a.s) kuşa bakarak, ‘Bu kuşun ne söylediğini biliyor musun?’ dedi. ‘Hayır sana feda olayım’ dedim. İmam: ‘O, Hüseyin'i (a.s) öldürenlere lânet okuyor. Bu kuşu evlerinizde saklayın.’ buyurdu.