Yad-ı Yar ve Terk-i Ağyar
Cafer Bayar
Dinin pratik ahlak alanında tanıttığı değerlerden biri zikir olup, seyr-ü süluk bağlamında belirleyici bir rol ve konuma sahiptir. Kur’an-ı Kerim, bir yandan cinn-ü insin tek yaratılış nedenini yüce Allah’a kulluk[1] olarak bildirmiştir. Açıktır ki bu kulluk, ancak yüce Allah’ın zikrini zinde tutmaya dönüktür. Öte yandan da Kur’an açısından insanın insanlığı yüce Allah’ın zikrine bağlıdır ve insanın yüce Allah’ı unutması, kendisine yabancılaşması ile ve insanlığını unutması ile eşit tutulmuştur.[2]
Şöyle ki, insanın mebde, mead ve bunları birbirine bağlama yükümlülüğünden gaflet etmesi bir yıkımdır. Böylesi bir felakete uğrayan insan kendisini unutur, insanî konum ve kimliğine yabancılaşır.
Bundan dolayıdır ki Kur’an-ı Kerim ve hadisler, zikir konusuna özel bir ihtimam göstermiş ve bunu sürekli olarak insana telkinde bulunmuştur. Kur’an-ı Kerim’de “zikir” kelimesi ve türevleri 292 defa kullanılmıştır. Yüce Peygamberimizin (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) konu hakkındaki nur buyruklarıyla da hadis kitaplarında ana başlıklar açılmış ve zikir ile bağlantılı her noktaya dikkat çekilmiştir.
Yüce Allah iman ehline hitapla şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. O’nu sabah akşam tespih edin.”[3]
Yüce Peygamberimizin (s.a.a) zikir hakkındaki bir buyruğu şöyledir: “Gafiller arasında Allah’ı zikreden, savaştan kaçanların arasında savunan gibidir; gafiller arasında Allah’ı zikreden, karanlık evi aydınlatan kandil gibidir; gafiller arasında Allah’ı zikreden, soğuktan yaprakları dökülen ağaçlar arasında yemyeşil kalan ağaç gibidir; Allah, gafiller arasında Allah’ı zikreden kimseye cennetteki yerini gösterir; Allah, gafiller arasında Allah’ı zikreden kimseyi dilli ve dilsizler sayısınca affeder.”[4]
Kur’an-ı Kerim’de zikir, bazen gafletin ve bazen de nisyanın karşıtı bir anlam olarak ifade bulmuştur. Bu, aşağıdaki ayetlerden açıkça anlaşılmaktadır: “Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.”[5] “Unuttuğun zaman Rabbini an.”[6]
Görüldüğü üzere, zikir ve gaflet birbirinin karşıtı anlamlar taşımaktadır. Öyleyse zikrin de gafletin de bir takım etken ve sonuçları vardır. Bu yazıda, sözü edilen etken ve sonuçları Kur’an-ı Kerim ve hadisler ışığında ele alacak, bu doğrultuda zakir ve gafilleri tanıtmaya çalışacağız.
Şimdi öncelikle gafillerin kimler olduğunu, gafletin neden olduğu başlıca zararları, gaflet etkenlerini ve gafletin alametlerini kısaca hatırlatacak, daha sonra zikir konusuna eğileceğiz.
Kur’an-ı Kerim gafilleri şöyle tanıtmıştır: “And olsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.”[7]
Gafletin neden olduğu zararlar:
1-Sapkınlık:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Gaflet, canların sapkınlığı ve bahtsızlıkların alametidir.”[8]
2-Yıkım:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Gaflet hali uzayan kimsenin yıkımı çabuklaşır.”[9]
3-Kalbin katılaşması:
İmam Muhammed Bakır (a.s): “Gafletten sakın, çünkü kalbin katılaşması onda saklıdır.”[10]
4-Basiret kaybı:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Gafletin süreğenliği basireti kör eder.”[11]
5-Amellerin bozulması:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Gafletten ve (ilahi) mühlete kanmaktan sakın, doğrusu gaflet amelleri bozar.”[12]
6-Nasihatten etkilenmeme:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Sizin ile öğüt arasında gaflet ve aldanmışlık perdesi vardır.”[13]
7-Yüce Allah’tan uzaklaşma:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Allah’ım! Eğer gaflet, seninle mülakat yeteneğini benden alıp beni uyutmuşsa, nimetlerinin yüceliğini tanımak beni uyandırmıştır.”[14]
8-Şeytanın egemenliğine giriş:
Kur’an-ı Kerim: “Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.”[15]
9-Kalbin ölümü:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Gaflete yenik düşenin kalbi ölür.”[16]
Gaflete düşüren etkenler
İnsanın gaflete düşmesine neden olan bir takım etkenler vardır ve bunlar özetle şöyle sıralanabilir:
1-Bilgisizlik:
Yüce Allah’ın makamı hakkında bilgisizlik, kıyamet konusunu önemsememe, dünya mal ve menâlinin önemsizliğini bilmemek, şeytanın ve şeytan sıfatlıların vesveselerinden habersizlik gafletin en önemli etmenlerindendir.
Müminler Emiri Ali (a.s): “Döneminin durumunu (dünyanın geçiciliğini ve önemsizliğini) bilen kimse, (ahiret yolculuğuna) hazırlanmaktan gaflet etmez.”[17]
2-Gurur ve bencillik:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Kendisiyle gururlanan kimse, kendisini kınamalara teslim eder.”[18]
3-Nimet sarhoşluğu:
İmam Zeynelabidin (a.s): “Şüphesiz ki fazla yemekten oluşan kasavet, dolu karnın sıkıntısı, doymanın sarhoşluğu ve mülkün gururu, insanı amel etmekten alıkoyar, Allah’ı hatırlamayı unutturur ve ecelin yaklaşmasını akıldan çıkarır. Dünya sevgisine tutulan, şarap sarhoşluğundan aklını yitiren kimse gibidir.”[19]
4-Beden sağlığı:
Yüce Allah Resulü (s.a.a), hasta yatağında yatan Selman-i Farisî’yi (r.a) ziyarete gittiğinde ona şöyle buyurmuştu: “Şimdi Allah’ı anma halindesin (çünkü gaflet perdesi aralanmıştır ve bundan dolayı da) bu halindeki yaptığın dua kabul edilir.”[20]
5-Uzun arzular besleme:
Müminler Emiri Ali (a.s): “Bilin, ey Allah’ın kulları! Şüphesiz ki arzu aklı zayi eder, kıyameti yalanlar, gaflete sevk eder ve hasret doğurur.”[21]
Gafletin alametleri:
Hangi safta bulunduğunu, gaflet tuzağına düşüp düşmediğini bilmek isteyen kimse, hayatın her alanında kendisini gözetmeli ve sınamalıdır. Gafletin alametleri de, insanın sürekli olarak göz önünde bulundurması gereken ölçülerdendir.
Bahsi edilen bu alametler, Masumların (a.s) diliyle şöyle ifade edilmiştir:
1-Yüce Allah Resulü (s.a.a), gaflete müptela olan kimsenin alametlerine şöyle dikkat çekmiştir: “Gafilin dört alameti vardır: (Gerçeğe karşı) körlük, hata, abesle iştigal ve nisyan.”[22]
2-İmam Hasan (a.s), ibadet yerlerini terk etmenin ve kötü insanlarla arkadaşlığın gaflet alameti olduğuna şöyle dikkat çekmiştir: “Gaflet, camiye gitmemen ve bozguncu (vasıflı) kişiye uymandır.”[23]
3-Müminler Emiri Ali (a.s), insanı gerçeklerle buluşturacak uyarıcı etkenlerden ders çıkarmamayı gaflet alameti olarak şöyle bildirmiştir: “Sanki ölüm bizden başkasına yazılmış ve hak (ölüm) bizden başkasına farz olmuştur! Sanki (her gün için) gördüğümüz ölüler, az bir zaman sonra bize dönüp gelecek olan yolculardır! (Oysa) cesetlerini kabirlere bırakıyoruz, miraslarını yiyoruz. Sanki biz onlardan sonra ebedi kalacağız! Daha sonra her öğüt veren (ölmüş) erkek ve kadını unutuyoruz ve her musibet ve felakete duçar oluyoruz!”[24]
4-İnsanın ömür sermayesini ahireti için faydalı olmayan şeylerde tüketmesi.
Müminler Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kurtarıcı olmayan bir şeyle ömrü tüketmek, kişinin gaflette olduğunun yeterli nedenidir.”[25]
Gafletten kurtulmanın yolları
1-Gafletin neden olduğu zarar ve yıkımları düşünme:
Öncelikle, ayet ve hadislerde dikkat çekilen gafletin zararları ve sebep olduğu yıkımlar hakkında etraflıca düşünüp uyanış haline geçmek gerekir.
Müminler Emiri Ali (a.s), oğlu İmam Hüseyin’e (a.s) şöyle buyurmuştur: “Oğulcuğum! Düşünce nur doğurur, gaflet ise karanlık.”[26]
2-Tarihten ibret alma:
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en gafili, dünyanın halden hale dönüşümünden öğüt almayan kimsedir.”[27]
3-Niyetlenme:
İnsanın hayır işler yapmaya ve kötü işlerden sakınmaya niyetlenmesi, nitekim insanı iyiliklere yönlendirebileceği gibi kötülüklerden de sakındırabilecektir. Yüce Peygamberimiz (s.a.a), Ebuzer’e (r.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ebuzer! İyiliğe niyetlen, onu gerçekleştiremesen bile. Çünkü iyiliğe niyetlenecek olsan, gafillerden yazılmazsın.”[28]
4-Gönül birlikteliğinde namaz kılma:
Belirlenmiş vaktinde, gönül birlikteliğinde yüce Allah ile münacata durmak insanın gönlünü gaflet kirinden arındırıp parlatır. Dünya hayatının kendisi gaflet doğurucu özelliğe sahiptir. Bazen dünya, insanı kendisiyle öyle meşgul eder ki, artık kendisi de dâhil olmak üzere her şeyi unutur. Namaz ise insanın kendisini yeniden yapılandırması, özünün özünü bulması ve kendisini gaflet şeytanının pençesinden kurtarması için eşsiz bir fırsattır.
İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Farz namazları koruyup vaktinde kılan bir mümin gafillerden olmaz.”[29]
5-Çevreyi değiştirme ve gaflet ortamından uzaklaşma:
Gafillerin ve abesle iştigal edenlerin meclisleri gibi bazı ortam ve muhitler, hatta bazı toplantılar ve şehirler vardır ki, insanı gaflete çağırmaktadır. Gafletten kurtulmak isteyen kimse, bu tür meclislere katılmamalı ve hicret başlatmalıdır. Aksi takdirde gafletten kurtulmak güçleşecektir.
Müminler Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gaflet ve zulüm konaklarından, Allah’a itaate yardımcıların az olduğu yerlerden sakın!”[30]
6-Sürekli olarak yüce Allah’ı anmak:
Şüphesiz ki, süreğen şekliyle yüce Allah’ı anmak gönle uyanış, ruha sefa verir ve basiret güzünü açar. Bunun ışığında insan, hakkı hak ve batılı batıl olarak görür, mutluluğunun dost ve düşmanını teşhis edebilecek bir güç kazanır.
Bundan dolayıdır ki, Müminler Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Devamlı zikir yardımıyla gaflet yok olur.”[31]
[1]- Zâriyât, 56
[2]- Haşr, 19
[3]- Ahzâb, 41-42
[4]- Nehcu’l-Fesahat, c: 1, s: 363
[5]- Kehf, 28
[6]- Kehf, 24
[7]- A’râf, 179
[8]- Guraru’l-Hikem, gaflet maddesi
[9]- Guraru’l-Hikem, gaflet maddesi
[10]- Biharu’l-Envar, c: 78, s: 164
[11]- Guraru’l-Hikem, gaflet maddesi
[12]- Age
[13]- Age
[14]- Münacat-ı Şabaniyye
[15]- Zuhrûf, 36
[16]- Guraru’l-Hikem, gaflet maddesi
[17]- Mizanu’l-Hikmet, c: 3, gaflet babı, 15189. hadis
[18]- Guraru’l-Hikem, gurur maddesi
[19]- Tuhefu’l-Ukûl, s: 549
[20]- Biharu’l-Envar, c: 74, s: 60
[21]- Age, c: 74, s: 293
[22]- Hisal, Şeyh Saduk, s: 138
[23]- Biharu’l-Envar, c: 75, s: 115
[24]- Nehc’ül Belağa, hikmetli sözler, 124. hadis
[25]- Guraru’l-Hikem, gaflet maddesi
[26]- Biharu’l-Envar, c: 74, s: 237
[27]- Biharu’l-Envar, c: 74, s: 112
[28]- Mizanu’l-Hikmet, c: 3, 15188. hadis
[29]- Furu-u Kafî, c: 3, s: 270
[30]- Guraru’l-Hikem, 2600. hadis
[31]- Age, 4269