Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?

2014/02/14
Soru
Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz? (Bunun felsefesi nedir?) Ve bunun yerine “âmin” söylememiz durumunda namazın geçersiz olacağını niçin söylemekteyiz?

Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ve 277. Sorulara müracaat ediniz).

Şia neden namazda “âmin” yerine “elhamdulillahi rabbi’l-âlemin” demektedir?

Namaz, bildirilen ibadetlerden biridir; yani onun şekil ve muhtevası şeriat tarafından belirlenmelidir. Namazda Allah’ı zikretme dışında başka bir söz söylenmemelidir ve aksi durumda namaz geçersiz olur. Şia, tüm mezhep esaslarını Ehli Beyt’ten aldığı için, bu konuda da Ehli Beyt’in buyruklarına göre amel etmektedir. Onlardan bize ulaşan rivayetler esasınca, Hamd suresini okuduktan sonra “âmin” demek, namazın bir cüzü olmadığı için caiz değildir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: Ne zaman namazda olursan ve cemaat imamı namazı Hamd suresini tamamlarsa, âmin deme! Elhamdülillahi rabbi’l-âlemin de.”[1] Muhterem taklit mercileri de bu rivayet esasınca şöyle fetva vermişlerdir: “Hamd suresinden sonra “âmin” söylemek namazı bozan şeylerdendir. Ama insan yanlışlıkla veya takiye maksadıyla söyleyecek olursa, namazı bozulmaz.”[2] Son olarak şunu belirtmemiz gerekmektedir: Şia fıkhı esasınca Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin” söylemek farz değil, müstehaptır[3], ama Ehli Sünnetin ekseriyeti “âmin” söylemeyi gerekli görmektedir.[4] Bu nedenle Ehli Sünnet kendi iddiasını ispatlamak için Kur’an veya sünnetten makul bir delil getirmelidir.          
-----------
[1] Tusi, Muhammed b. el-Hasan, et-Tehzib, c. 2, s. 74.

[2] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 617. Bu, muhterem tüm fakihlerin üzerinde ittifak ettiği bir hükümdür.

[3] a.g.e. 559.

[4] Elbette bazı Ehli Sünnetin bazı büyük şahsiyetler ve müfessirlerinin açıkça belirttiği üzere âmin namazın bir cüzü değildir. (Muhammed Reşid Rıza, el-Menar, c. 1, s. 39).

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.

Yeni Makale ve Video öğeleri

Yeni Kitaplar