PLEASE_WAIT
Kuran-ı Kerim'in bir ayetinde es-Sabi'un ve diğer bir ayetinde es-Sabi'in kelimeleri kullanılmıştır, acaba bu iki kelime arasındaki fark nedir ve niçin bu şekilde kullanılmıştır?
Arapça dili, dünyada bir benzerine daha rastlanmayan özel incelik ve dikkate sahiptir, öyle ki kendisine mahsus dilbilgisi kuralları ve nahiv ilmi bulunmaktadır. Ayetin birinde es-Sabi'in olarak mensub ve diğer ayette es-Sabi'un olarak merfu gelmesinin nedeni; Arapça dilbilgisi ve nahiv kurallarından kaynaklanmaktadır. Yani edebi açıdan incelediğimiz zaman, Bakara suresindeki es-Sabi'in kelimesi ism-i inne'ye (elleziyne) atf olduğu için mensubtur, ama Maide suresindeki es-Sabi'un mübteda olduğu için merfudur. Haberi es-Sabi'un karine bulunduğundan hazf olmuştur, dolayısıyla önceki vav da atıfe değildir. es-Sabi'un cümlesi hazf olan haberi ile birlikte cümle-i muterizedir.
Bakara suresinin ayetinde es-Sabi'in ve Maide suresinin ayetinde es-Sabi'un kelimelerinin iki değişik şekilde kullanılmasının nedeni; Arapça dilbilgisi kurallarından kaynaklanmaktadır. Konunun çok daha iyi anlaşılması için bahsi olan iki ayeti aynen getiriyoruz.
1- es-Sabi'in kelimesinin kullanıldığı ayet: " İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.
Şüphesiz iman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir."[1]
2- es-Sabi'un kelimesinin kullanıldığı ayet: " İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiune ven nesara men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.
İman edenler ile Yahudiler, “sâbiîler de böyledir” ve Hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir."[2]
İlk ayette es-Sabi'in olarak geçmesinin nedeni "ism-i inne"ye (ellezine) atf olması nedeniyle mensup olduğu içindir. İkinci ayette es-Sabi'un olarak geçmesinin nedeni ise merfu olmasındandır. Merfu olmasının nedeni hakkında Arapça dilbilginleri farklı görüşler ortaya atmışlardır, onlardan bazıları şöyledir:
a: Nahiv ilminde atf üç kısma ayrılır: 1-Lafzı atf. 2- Mahalli atf. 3- Manevi atf. Ayette geçen es-Sabi'un merfudur çünkü mahallen mubteda ve merfu olan "ellezine amenu"nun yerine atf olmuştur. Fakat bazı nahivciler bu terkibi kabul etmemektedirler, zira bu durumda iki amil bir memula varid olur ki bu da dilbilgisi kurallarına göre doğru değildir.[3]
b: es-Sabi'un mübteda olduğu için merfudur ve haberi ise kezaliktir karinenin bulunmasından dolayı hazf edilmiştir. Bu kelimeden önce bulunan vav atife değil bilakis muterizedir. Dolayısıyla es-Sabi'un cümlesi hazf olunmuş haberi ile birlikte cümle-i muterizedir.[4]Cümlenin bu şekilde muterize olmasıyla ayetin manası hem önceki terkip ile ve hem de önceki ayet ile fark edecektir. Çünkü cümle-i muterize sözdeki asıl maksat değildir. Arapça dilbilgisi kurallarıyla birazcık aşina olanlar, kelimelerinin irabının edebi terkipten kaynaklandığını bilmektedirler ve bu çok normaldir.
-----------
[1] Bakara:62.
[2] Maide:69.
[3] Bkz: Cemaluddin İbni Hişam, Muğni'u-l Lebib, Babur Rabi, Aksamı Atf, c:2,s:474,Mektebet-u Mer'eşi Necefi, Kum,1404 Hicri.
[4] Reziyuddin Esterabadi, Şerhi Er-Rezi Elel Kafiye, c:4,s:355,İkinci Baskı, Müessesei Essadık, Tahran 1384,H. Şemsi.