PLEASE_WAIT
Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.
Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün neden ve hikmetlerine değinilmemiştir. Bazı hükümlerin bazı hikmetlerine işaret edilmiştir ancak bu, o hükmün bütün felsefesinin açıklandığını ifade etmez.
Geçici evlilikte iddet beklemenin bazı hikmetleri şunlardır:
1- Kadının bu süre içinde hamile olma durumu varsa çocuğun babası belli olur.
2- İddet beklemek ve bir sure cinsel ilişkiden sakınmak kadına beden ve ruh sağlığı açısından faydalıdır.
3- Bu sınırlandırma bir yere kadar heva ve heveslerin önüne geçmektedir.
4- Allah-u Teala hükümleri koyarken insanın hem ferdi, hem toplumsal şahsiyetini nazara alır. Bu yüzden bu mesele (iddet beklemek) böyle bir amaca yönelik olabilir; yani kadının toplumdaki insani onurunu nazara alarak onu bir eşya olarak değil de bir insan olarak görülmesini sağlar.
Şimdiye kadar ilahi hükümler hakkında ortaya koyulan neden ve felsefeler o hükümlerin tüm felsefesinin açıklanmış olduğu anlamına gelmez. Bir çok hikmet içinden biri açıklanmış olabilir. Mutlaka o hükmün, başka hikmet ve nedenleri de olabilir. Hükümlerin bütün hikmet ve nedenlerini yanlızca alim ve hakim olan Allah bilir.
Kısacası geçici evlilikte kadın eğer yaise değilse cinsel ilişkiden sonra iddet beklemesi farzdır. İmam Humeyni bu konuda şöyle diyor:
‘Dokuz yaşını doldurmuş ve yaise olmayan bir kadın, mesela bir ay veya bir yıllığına geçici evlilik yaparsa ve kocası onunla ilişkide bulunur, kadının müddeti biter veya kocası müddeti bağışlarsa, kadın adet görüyorsa iki adet miktarı kadar, eğer görmüyorsa kırk beş gün beklemesi gerekir.[1] Yani geçici evliliğin iddeti müddet bittikten sonra eğer aylık adet görüyorsa iki tam adet görmeli, eğer görmüyorsa kırk beş gün beklemek yeterlidir.’[2]
Yaise kadının iddet beklemesine gerek yoktur. Yaise kadından maksat ise elli yaşındaki Kureyişli olmayan ve altmış yaşında ki Kureyişli kadındır. Çocuğu olmayan kadın yaise sayılmadığından evlendikten sonra iddet beklemelidir.
Yaise kadını şöyle tarif etmişlerdir: Kadın Kureyişli olmazsa elli yaşından, Kureyişli ise altmış yaşından sonra yaisedir. Kısır olmak kadını yaise yapmaz. Kadının kısır olduğu bilinse bile iddet beklemesi gerekir iddet beklemeden onunla evlenmek ister geçici ister daimi evlilik caiz değildir.[3]
Hatta eğer bir kimse bu hükmü riayet etmezse ve iddette olan bir kadınla bilerek evlilik yaparsa o kadın ebedi olarak ona haram olur.
Geçici evlilikte iddet beklemenin farz oluşunun neden ve felsefesine gelince bu hükmün bazı hikmetleri şöyledir:[4]
1- İddet beklemek soyların karışmasını önleyen en güzel yoldur. Çünkü iddet beklendiği takdirde eğer bir çocuk dünyaya gelirse kesin olarak babasının kim olduğu belli olur; sonuçtada mahremleri ve kimlerele evlenip evlenmeyeceği, kimlerden miras alıp almayacağı bilinmiş olur.
2- İddet beklemek iki tarafında bedensel ve ruhsal sağlığını korur. Bilindiği üzere bir çok tehlikeli hastalık cinsel ilişkiden kaynaklanıyor. İddet beklemek bir çeşit bağışıklık sayılmaktadır.
Ruhsal sağlıkta da ciddi bir etkiye sahiptir. Zira cinsel ilişki aralıksız olursa bireye ve topluma önemli ruhsal zararlar verir.[5]
3- Bu sınırlama bir yere kadar kadın ve erkeğin heva ve heveslerinin önünü almaktadır.
4- Allah-u Teala hükümleri koyarken insanın hem ferdi, hem toplumsal şahsiyetini nazara alır. Bu yüzden bu mesele (iddet beklemek) böyle bir amaca yönelik olabilir; yani kadının toplumdaki insani onurunu nazara alarak onu bir eşya olarak değil de bir insan olarak görülmesini sağlamaya yönelik olabilir.
Bu kurallara uymak kadınların konumunun toplumda yükselmesine neden olmaktadır; çünkü İslam dini kadına bir mal, heva ve heves sahibi erkeklerin her an isteğine boyun eğen bir araç olarak değil, erkeklerin hakları gibi hakları olan kimse gözüyle bakmaktadır. İddet beklemek kadına onur ve şahsiyet verir.
Bunlar geçici evlilikte iddet beklemenin vacip oluşunun hikmetlerinden bir kaçıydı. Kesinlikle Alim ve Hakim olan Allah-u Teala’nın bu hükmününde bizim bilmediğimiz diğer hükümleri gibi başka hikmet ve faydaları da vardır.
----------
[1] - İmam Humeyni, Tevzihu’l-Mesail, c.2, s.526, M.2515
[2] - İmam Humeyni, Tezihu’l-Mesail, c.2, (Mekarim), s.526, M.2515
[3] - Ayetullah Gulpaygani, Mecme-ul Mesail, c.2, s.161, Soru: 451
[4] - Bu hikmetlerin bazıları hem kısır olmayan hem de kısır kadınlar için geçerlidir.
[5] - Dergah-ı Pasuh Gui Be Mesail-i Dini (site)