PLEASE_WAIT
İslam’ın bakışında güzellik maddî güzellik ve manevî güzellik diye iki kısma ayrılır. Yüzün manevî güzelliği namaz gibi manevî hususlar vesilesiyle kazanılır. Yüzün maddî ve zahiri güzelliği ise doğal olarak maddî hususlar vesilesiyle kazınılır.
Rivayetler perspektifinden manevî güzellik: Manevî güzellikte değişik amel ve zikirler etkilidir. İmam Sadık (a.s) bu husus ile ilgili bir rivayette şöyle buyuruyor: Gece namazı yüzü nuranî kılar.” Yüzün güzelliği manevî hususlardan olup gece namazı gibi manevî vesilelerle elde edilir.
Maddî Güzellik: Rivayetler perspektifinde yüzün maddî güzelliğinde değişik etkenler etkilidir; burun kıllarını almak, armut yemek ve oburluk etmemek bu etkenlerden sayılır. Bundan dolayı, zikir hakkında sorduğunuz soru manevî hususlar ile ilgilidir ve zikir ile insanın fizikî yüzünü güzelleştirmek ve değiştirmek söz konusu olamaz. Biz insanların maddî güzelliği için bir takım maddî etkenler önerilmiştir.
İslam’ın bakışında güzellik maddî güzellik ve manevî güzellik diye iki kısma ayrılır. Daha çok manevî güzellik elde etmek vurgulanmıştır. Elbette maddî güzellik kazanmak da teşvik edilmiştir. Ama dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Yüzün manevî güzelliği namaz gibi manevî hususlar vesilesiyle kazanılır. Yüzün maddî ve zahiri güzelliği ise doğal olarak maddî hususlar vesilesiyle kazınılır. Bu esas uyarınca sorunun yanıtı birkaç bölüm halinde verilebilir:
Güzellik Mefhumu
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde “güzel ve güzellik” mefhumuyla ilgili olarak “hüsün” ve “cemal ve cemil” tabirleri kullanılmıştır. “Hüsün”; güzellik, iyilik ve mutlu ve hoş kılıcı her şey anlamındadır.[1] Hüsün ve cemal bir manadadır.[2] Ama “cemal ve cemil” çok ve fazla güzellik anlamındadır.[3] Bu kelimeler Kur’an-ı Kerim’de değişik suretlerde (mastar ve isim olarak) kullanılmış ve bu manasıyla güzellik övülüp methedilmiştir. Mesela:
«... قُولُوا لِلنَّاسِ حُسْناً...»[4] “İnsanlara güzel söz söyleyin.”
«إِنْ تَمْسَسْکُمْ حَسَنَة...»[5] “Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer.”
«فیهِنَّ خَیْراتٌ حِسان»[6] “Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır.”
«فَاصْبِرْ صَبْراً جَمیلاً»[7] (Ey Muhammed!) Sen güzel bir şekilde sabret. (Güzel sabır, güzel ve göz alan bir bekleyiştir. Bu, süreklilik gösteren, mutsuzluk ve karamsarlığa yol vermeyen ve de tahammülsüzlük, kınama, şikâyet, veryansın ve sitem ile bir arada olmayan bir sabır ve direniştir).[8]
Özetle, bu kelimeler müspet ve iyi anlamda kullanılmış olup Yüce Allah’ın kulları için sevindirici ve hoşnut kılıcı mesajlar taşımaktadır. Maddî ve manevî iyilik ve güzellik hakkında yapılan kısa ve özet bir açıklamadan sonra, sorulan sorunun yanıtını iki yönden incelemeye başlıyoruz:
Manevî Güzellik
Zahirî ve maddî güzelliğe (yüz güzelliği gibi) değinmeden önce manevî ve batıni güzellik ve bu güzelliğin kendimizde nasıl icat edileceği hakkında Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve masum imamların sözlerinden istifade etmememiz gerekir. Burada bu husustaki bir takım rivayetlere işaret edilecektir:
1. İmam Ali (a.s): “İnsanın güzelliği onun sabrındadır.”[9] Çünkü sabır insana verdiği huzur ile insan ahlak ve davranışını sorun ve belalar karşısında güzel ve iyiye çevirir.
2. İmam Ali (a.s): “Müminin güzelliği onun takva ve sakınmasıdır.”[10]
İmam Hasan Askerî (a.s): “Aklın güzelliği, insanın batıni (manevî) güzelliğidir.”[11]
4. Peygamber-i Ekrem (s.a.a): Her kim gece namazı kılarsa, yüzü gündüz güzel olur.”[12]
5. İmam Ali (a.s): “Namaz, yüzün nuraniyetidir…”[13]
6. İmam Sadık (a.s): Gece namazı yüzü nuranî kılar.”[14]
İnsanın nuranî ve güzel olmasına neden olan amel ve işler hakkında başka rivayetler de nakledilmiştir.
Maddî Güzellik
Hadislerde manevî güzelliklere ek olarak, maddî yollardan elde edilen zahirî ve maddî güzelliğe de önem verilmiştir. Rivayetler açısından yüzün maddî güzelliği için değişik amiller etkilidir. Aşağıda zahirî ve maddî güzellik ve de insanın yüzünü çirkin kılan şeyler hakkında nakledilmiş bazı rivayetlere işaret edilmektedir:
1. İmam Sadık (a.s): “Burun kıllarını almak yüzün güzelleşmesine neden olur.”[15]
2. İmam Ali (a.s) Peygamberin (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Kardeşim İsa (a.s) bir şehirden geçiyordu ve orada bir erkek ve kadın feryat ediyordu. İsa (a.s) size ne oluyor ve neden feryat ediyorsunuz diye sorar. Erkek şöyle der: Ey Peygamber bu benim eşimdir, hiçbir kötülüğü de yoktur ve aksine salih bir kadındır. Ama bununla beraber kendisinden boşanmak istiyorum. Hz. İsa (a.s) şöyle buyurur: O halde söyle onda ne gibi bir eksiklik vardır ki kendisinden boşanmak istiyorsun? Erkek şöyle cevap verir: Henüz yaşlanmadığı halde yüzü yarılmış ve çürümüştür. İsa (a.s) o kadına şöyle buyurur: Ey kadın yüzünün yeniliğinin sana geri dönmesini ister misin? Kadın evet der. İsa (a.s), her ne zaman yemek yersen doymadan önce ondan el çek; yemek karın ve midede çok olduğunda yüzün yeniliği ve sevincini götürür. Kadın bu tavsiyeye uyar ve yüzünün yeniliği geri döner.”[16]
3. İmam Sadık (a.s): Hına kötü kokuyu yok eder, yüzü sevinçli ve taravetli kılar, ağzı güzel kokturur ve insanın evlatlarını güzel ve hoş yüzlü kılar.[17]
4. İmam Kazım’dan (a.s) nakledilen bir rivayette serşur[18] çamuruyla başı yıkamak yüzü güzelleştireceği belirtilmiştir.[19]
5. İmam Sadık (a.s): “Armut yüzü güzelleştirir.”[20]
6. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir rivayette hindiba otunun yüzü güzelleştirdiği belirtilmiştir.[21]
Yüzün maddî güzelliği hakkında başka rivayetler de nakledilmiştir. Bundan dolayı, zikir hakkında sorduğunuz soru manevî hususlar ile ilgilidir ve zikir ile insanın fizikî yüzünü güzelleştirmek ve değiştirmek söz konusu olamaz. Biz insanların maddî güzelliği için bir takım maddî etkenler önerilmiştir.
---------------
[1] Daver Penah, Ebu’l-Fazl, Envaru’l-İrfan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 6, s. 412-413, İntişarat-ı Sadr, Tahran, çap-ı evvel, 1375 ş; Kareşi, Seyid Ali Ekber, Kamus-i Kur’an, c. 2, s. 134, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, çap-ı şeşom, 1371 ş, Rağıb İsfahanî, Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredat Fi Ğaribi’l-Kur’an, s. 235, Daru’l-İlim ed-Dari’l-Şamiye, Demeşk, Beyrut, çap-ı evvel, 1412 k.
[2] Et-Tahkik Fi Kelimati’l-Kur’ani’l-Kerim, c. 2, s. 109; el-Müfredat Fi Ğaribi’l-Kur’an, s. 202.
[3] Kamus-i Kur’an, c. 2, s. 52; el-Müfredat Fi Ğaribi’l-Kur’an, s. 202.
[4] Bakara, 83.
[5] Ali İmran, 120.
[6] er-Rahman, 70.
[7] Mearic, 5.
[8] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 25, s. 17, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, çap-ı evvel, 1374 ş.
[9] Temimi Amedî, Andülvahid b. Muhammed, Ğurerü’l-Hikem, s. 285, h. 6392, İntişarat-ı Defter-i Tebliğat, Kum, 1366 ş:
[10] Ğureru’l-Hikem, s. 269, h. 5862: «جمال المؤمن ورعه»
[11] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 1, s. 95, h. 37, Müessese-i el-Vefa, Beyrut Lübnan: «وَ حُسْنُ الْعَقْلِ جَمَالٌ بَاطِنٌ»
[12] Tusi, Ebu Cafer Muhammed b. Hasan, Tehzibu’l-Ahkam, c. 2, s. 119, h. 217, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, çap-ı çarom, 1407 k: «مَنْ صَلَّى بِاللَّیْلِ حَسُنَ وَجْهُهُ بِالنَّهَارِ»
[13] Şairi, Tacuddin, Camiu’l-Ahbar, s. 72, İntişarat-ı Rezi, Kum, 1363 ş.
[14] Hür Amıli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 8, s. 151-152, h. 10278, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, çap-ı evvel, 1409 k: «صَلَاةُ اللَّیْلِ تُحَسِّنُ الْوَجْه»
[15] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, el-Kafi, c. 6, s. 488, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş:
«أَخْذُ الشَّعْرِ مِنَ الْأَنْفِ یُحَسِّنُ الْوَجْهَ»
[16] Şeyh Saduk, İlelu’ş-Şerayi’, Tercüme-i Zihnî, Tahrani, Seyid Muhammed Bakır Cevad, c. 2, s. 590-591, İntişarat-ı Müminin, Kum, çap-ı evvel, 1380 ş.
[17] el-Kafi, c. 6, s. 484: «الْحِنَّاءُ یَذْهَبُ بِالسَّهَکِ وَ یَزِیدُ فِی مَاءِ الْوَجْهِ وَ یُطَیِّبُ النَّکْهَةَ وَ یُحَسِّنُ الْوَلَدَ»
[18] Yapraklarıyla banyo yapılan beyaz bir çiçek.
[19] Şeyh Saduk, İlelu’ş-Şerayi’, c. 1, s. 292, Neşr-i Daveri, Kum, çap-ı evvel.
[20] Biharu’l-Envar, c. 63, s. 170: «السَّفَرْجَلُ یُحَسِّنُ الْوَجْه»
[21] Biharu’l-Envar, c. 63, s. 208.