PLEASE_WAIT
Ahirette cennet ehlinin allah ı görüp (rü'yetullah ) görmeme meselesine bakış tarzınız nasıl?
Allah Teala’nın görülmesi (rü’yetullah) hakkında Ehl-i Beyt Mektebindeki akide şöyledir: Allah Teala ne dünyada ve ne de ahirette (cennette) görülemez. Çünkü Allah gözlerle görülemeyecek kadar yücedir. Görülebilen varlıklarda olan yön, boyut vb. eksikliklerden münezzehtir.
Bu hususta Ehl-i Beyt imamlarından nakledilen onlarca sahih hadis vardır.
Ehl-i Beyt İmamlarından nakledilen hadislerde özellikle şu ayeti kerimelere dikkat çekilmiştir:
“Gözler onu göremez; halbuki O gözleri görür. O, her şeyi iyice bilen her şeyden haberdardır.” (En’am: 103)
“Onlar bilgisi O’nu kapsayamaz”. (Taha: 110)
“Onun benzeri hiçbir şey yoktur...” (Şura: 11)
Bu hadisler de yer aldığı üzere Allah’ın kıyamette görülebileceği hususunda nakledilen hadisler ya doğru değil veya kalbi ru’yet gibi başka bir te’vili vardır.
Bu hususta Ehl-i Beyt Mektebinin temel hadis ve kelam kitaplarında bir çok hadis ve delil zikredilmiştir.
Biz örnek olsun diye Merhum Şeyh Saduk’un değerli Et-tevhid adlı eserinde naklettiği hadislerden birini nakletmekle yetiniyoruz:
Saduk kendi senediyle Safvan b. Yahya’dan naklediyor ki: “Bir muhaddis olan Ebu Kurre benden kendisini İmam Rıza’nın huzuruna çıkarmamı istedi. Ben de İmam’dan izin aldım İmam’ın huzuruna vardı. Helal, haram ve ahkam konularıyla ilgili bir çok soru sorduktan sonra tevhid konusuna geldi. Ebu Kurre şöyle dedi: Bize rivayet edilmiştir ki: Allah Teala kelam ve rü’yeti iki kişi arasında taksim etmiştir. Kelamı Hz. Musa’ya vermiş ve rü’yeti de Hz. Muhammed’e.
(Bunun üzerine) İmam Rıza şöyle dedi: Acaba cinlere ve insanlara “Gözler onu göremez.” “Onların bilgisi O’nu kapsayamaz.” “Onun benzeri hiçbir şey yoktur...” ayetlerini ulaştıran kimdir? Hz. Muhammed değil midir?! Nasıl bir kimse Allah tarafından geldiğini ve Allah’ın emriyle (halkı) O’na doğru çağırmakla görevli olduğunu bildirerek tüm mahlukata gelir ve “Gözler onu göremez.” “Onların bilgisi O’nu kapsayamaz.” “Onun benzeri hiçbir şey yoktur...” der, sonra da ben kendi gözümle onu gördüm ve onu bir beşer şeklinde olduğu halde bilgi ile O’nu kuşattım diyebilir?
Hiç utanmıyor musunuz? Hatta zındıklar Peygamber’e böyle bir şeyi isnat etmediler; ki Peygamber bir yandan Allah’tan bir şey getirdiğini bildirsin ve sonra başka bir yönden onun hilafına bir şey getirsin....” (Bkz. Et-tevhid: Bab Ma Cae firrü’ye)
Merhum Allame Hilli de Kelam dalında temel eserlerden olan Keşfu’l-Murat adlı kitabında şöyle diyor:
“Allah’ın varlığının vücubu (vacubil’vücut oluşu) O’nu görülebilmesini reddeder. Bil ki, bilginlerin (filozofların) çoğu O’nun görülmesinin mümkün olmadığına inanırken Mücessime Allah’ın cisim olduğuna inandıkları için görülebileceğini ileri sürmüşlerdir. Aş’rile de bu konuda tüm hekimlerle muhalefet ederek bir yandan Allah’ın mücerret olduğuna inanırken diğer yandan O’nun görülebileceğini savunmuşlardır.
Allah’ın görülmesinin muhal olduğunun delili şudur: Allah’ın vacubu’l-vücut oluşu O’nun mücerret (gayr-i maddi) olmasını ve yön ve mekandan münezzeh olmasını gerektirir. Buna göre onun görülmesi asla mümkün olmaz. Çünkü görülen her şey mutlaka şuradadır veya oradadır denerek işaret edilen bir yönde olması gerekir. Ve yine mukabil de veya mukabilin hükmünde olması gerekir. Bu manalar Allah hakkında geçerli olmadığından görülmesi de imkansızdır.” (bkz. Keşfu’l-Murat, s. 296-297)
Sonra, Allame Hilli Kur’an-i Kerim’de yer alan bazı müteşabih ayetlerin cevabını zikrediyor.
Kısacası, Ehl-i beyt mektebinde Allah’ın gözle görülmesi itikadı kesinlikle reddedilmektedir. Ve bunun Yüce Allah’a bir noksanlık getirdiği için hem dünyada hem ahirette muhal olduğuna inanılmaktadır.
Ancak kalple Allah’ı görmeye gelince bu Ehl-i Beyt imamlarından gelen hadislerde de yer aldığına göre mümkündür. Hatta kalple rü’et (kalple Allah’ı görmek) Allah’ın kendi velilerine bu dünyada ve ahirette verdiği en yüce makamlardan biridir. Ama bunun Allah’ı cisim olan gözle görmekle bir alakası yoktur.